Pazartesi, Salı, Çarşamba…
1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11…
Veya direkt parmak hesabıyla da girişilebilir. Sayılır, biter. Hızlıca. Hatasız da olur hem.
25 Nisan 2022’de Gezi Davası’nda verilen hukuka aykırı tutuklama kararından beri kaç gün geçtiği böylece hesaplanır. Bugün 100 olmuş der geçeriz. Ama mesela tutuklama kararının verildiği gün olan 25 Nisan’da yaşananların tümüne 1(bir) mi diyeceğiz sadece? Mahkeme salonunda hüküm henüz açıklanmışken; Can Atalay’ın ‘zulme boyun eğmeyeceğiz’ diye haykırışını, Mücella Yapıcı’nın hepimize direnç ve umut aşılamak için elini inatla havaya kaldırışını, Tayfun Kahraman’ın tutuklama kararını ilk kendisinden duyması için ailesine ulaşma telaşını, dakikalarca birbirlerine sarılmış halde öylece duran Hakan Altınay ve Hande Altınay’ın o anlarının tümüne ve devamında bizim şahit olmadığımız anlara, onların cezaevine doğru giderken akıllardan geçen onca düşünceye yalnızca ‘bir’ diyeceğiz? Sonra da 2(iki) deyip saymaya devam edeceğiz, öyle mi? Mine Özerden’in hukuka aykırı tutuklama kararından ötürü babasının cenazesine jandarmalarla getirilmesine, o güne 34, Mücella Yapıcı’nın hastaneye kontrole götürüldüğü güne.., Ege’yle, Vera’nın tanıştıkları güne… Bu liste uzar gider. Bir anı yazsam diğerine haksızlık olur. Ama bu listede sayabileceğimiz her günü 1(bir) diye sayarsak da matematik bize borçlu çıkar. O yüzden hiç girmeyelim bu hesaba. 100. Gün diyelim geçelim. Tıpkı 100 gün boyunca biz dışarıda olanların yaptığı gibi. Diyelim, geçelim. Belki bir de şunu ekleriz tabii biz dışarıda olanlar olarak; ‘ vay be o kadar olmuş mu?’.
Bir de karşı tarafa geçsek oradan baksak bu hesaba. İşte o zaman işimiz kolaylaşıyor sanki. 1(bir). 1(bir). Kalır öylece. Hatta 100 gün öncesine, 25 Nisan’dan geriye gidip oradan da saymaya başlasak, ilk duruşma gününe de soruşturma kapsamında ifadelerin alındığı güne de gitsek hala 1(bir)’deyiz. Gezi’ye gitsek barışçıl eylemlerimize gazla müdahale edilse, tüm ülkede itiraz ederken arkadaşlarımız, kardeşlerimiz yaralansa, öldürülse yine de 1(bir). 2(iki) olmaz. Hukuksuzluğun, adaletsizliğin ayrımı olmaz. Sana, bana ayrı şekillerde uygulanabilir bazen ama adaletsizlik adaletsizliktir. Adaletsizlik tektir, birdir. İki diye devam ettiğimiz anda işte o zaman senin benim adaletsizliğim çıkar ortaya. Ama çıkmaz, çıkamaz. Adaletsizlik ne kadar tekse adaletsizliğe ve bu düzenin kurucularına, koruyucularına karşı mücadelemiz de bir olmalıdır. Zaten bu yüzden hepimiz Gezi’de değil miydik? Tam da bu yüzden tam dokuz yıldır birilerinin kâbusu olmadı mı Gezi?
Belki şu günlerde birileri Gezi’yi yargıladığını, cezalandırdığını düşünüyordur. Gezi’den tam dokuz yıl sonra. Ülkemizin gündem değiştirme hızı müsait, elli tane sebep sayabiliriz neden Gezi bu kadar uzun bir süre sonra “yargılandı, cezalandırıldı” diye. Aslında cevap basit, çünkü yargılanamadı, cezalandırılamadı. Bunca sene Gezi’ye ceza verilemedi.
Ortada bir suç, fiil, delil olmamasından filan bahsetmiyorum. Çünkü zaten arkadaşlarımızın tutuklanması ve 18 yıl ceza almaları kararlarının hukuki olmadığında şüphe yok diye kabul ediyorum. Açıkça söyleyeyim; Gezi’ye ceza verilebilecek yeterli güce ulaşılamadığı için Gezi cezalandırılamadı. Kabul edelim ki Fethullahçı çeteyle olan ortaklık bozulmamış olsa bu cezalar çok önceden gelebilirdi. Bunu bir yana koyuyorum. Ancak gözden kaçırılmaması gereken bir nokta var, Gezi’nin cezalandırılabilmesi sistem değişikliği ile gündeme geldi. Bu gündemin nasıl yürürlüğe konulduğu ise önümüzdeki günlerde içinden simsiyah irin akan bu siyasi iktidar çözüldükçe ortaya çıkacaktır. Gezi’nin bu şekilde güya yargılanabilmesi ve güya cezalandırılabilmesi için bile yeterli güce senelerce ulaşılamadı. Ulaşıldığı düşünüldüğü anda dahi yargıda krize neden olduğunu anladığımız bir beraat kararı ile yine cezalandırılamadı.
Absürt bir “‘yargılama” sonucu 100 gün boyunca hukuksuz bir şekilde hapsedilmeyi, arkadaşlarımız özgürlüklerine kavuştuğunda bolca dinleriz onlardan. Bu alçaklığı kurgulayanlar hiç merak etmesin.
Hukuksuzca özgürlükleri elinden alınan arkadaşlarımızın her bir anına, her bir dakikasına selam olsun.
98,99,100
OZAN ÖRSEL