Sosyal Haklar Derneği İskenderun Temsilciliği’nin Deprem Raporu’nun bütününe aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
Bazen felaketler, cinayetler ve katliamlar “geliyorum” der. Soma maden felaketi, 10 Mart gar katliamı, Çorlu tren Kazası, Aladağ yurt yangını, Amasra maden faciası ve Hendek havai fişek patlaması “geliyorum” diye haykıran vakalardı. Gücü elinde bulunduranların var olan koşulları düzeltmek için hiçbir şey yapmadığı bu olaylar bize göre birer sosyal cinayettir.
Bizler yıllardan beri, yönetenlerin kasta varan ihmali davranışları sebebiyle gerçekleşen ve sonucunun can kayıpları olacağını bildiği halde hiçbir önlem almadığı olaylara Sosyal Cinayetler diyoruz. Yaşanan doğa olaylarının gerekli önlemlerin alınmaması sebebiyle afete dönüşmesi de bu tanıma dâhildir.
Özellikle 1999 Marmara depreminden sonraki tüm depremlerde yaşanan her ölümün sorumlusu gerekli önlemleri almayan, bilim insanlarının ve uzmanları söylediklerini ciddiye almayan yöneticilerdir. 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız depremler dünyada eşi benzeri görülmemiş bir felakete yol açtı. Bu deprem öngörülmüştü ve yetkililer insanı önceleyen politikalara sahip olmadıkları için göz göre göre on binlerce insanın ölümüne sebep oldular. 6 Şubat depremleri, ülkeyi yönetenlerin kasta varan ihmalleri sebebiyle sonuçları ağır olan bir sosyal cinayettir.
Sosyal Haklar Derneği, sosyal cinayetleri yakından takip eden ve bir daha yaşanmaması için adalet mücadelesi veren gönüllü bir kuruluştur. Silivri Cezaevinde, Anayasa Mahkemesinin “hak ihlali” kararına rağmen tutuklu bulunan, derneğimizin kurucusu ve halen yöneticisi, arkadaşımız, dostumuz Av. Can Atalay bu mücadelenin en önünde yer alanlardan biridir. O, Silivri cezaevindeki 20 metrekarelik hücresinden biz ise dünyanın en büyük açık cezaevi sayılacak deprem bölgesinden halkın sesini sesimize katmaya çalışıyoruz. Elinizdeki rapor SHD İskenderun Temsilciliği ve Av. Can Atalay tarafından birlikte hazırlandı. Tutuklu bir milletvekili olmasına rağmen Can Atalay, Hatay halkına karşı işlenmiş deprem suçlarının peşini bırakmıyor ve bunları kayıt altına almak için elinden geleni yapıyor.
Depremin ilk günlerinden itibaren deprem bölgesinde derneğimiz, faaliyetlerini yürütürken yalnızca yara sarmaya değil; aynı zamanda deprem suçları ile mücadele etme kararlılığıyla adalet için çalışmaktadır.
Hiç kuşkusuz depremden en ağır yarayı, kadim şehrimiz Hatay aldı. Şehrimizi tanıyamaz hale geldik. Bizler elinizdeki bu raporla, depremin birinci yılında, halkın sorunlarını ve yönetenlerin ders almaktan uzak tutumlarını kayıt altına almak istedik. Yaşanan felaketlerin nedenlerini ve sonuçlarını anlamaktan uzak yöneticilere, deprem bölgesinin içinden bir ayna tutmaya çalıştık. Yaşanan kahredici gerçeğin ancak bir parçasını gösteren bir ayna.
Gerçekleri halktan gizleyen, halkın sesine kulaklarını tıkayan ve halkın acılarını fırsata çeviren bir yönetim anlayışına karşı gerçekleri haykırarak; buradaydık-buradayız ve burada olacağız demek için bu raporu kaleme aldık.
Alanında uzman kişi ve kurumların, bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen depreme dayanıklı şehirler inşa etmediler. Yayınlanan raporları görmezden geldiler. Deprem fonlarında biriken devasa bütçeyi boşaltırken şehirlerde rant odaklı çıkar çetelerinin beton imparatorluğunu kurdular. Bunun bedelini 6 Şubat depremlerinde can veren on binlerle halka ödettiler.
Bu toplumsal trajedinin mimarları deprem sonrası tutum ve davranışlarıyla da yaşanan acıları büyüttüler, yaraları derinleştirdiler. Depremin hemen ardından dondurucu soğuklarda sokaklarda ve enkaz altlarında kalan yüzbinlerce insan günlerce devleti aradı.
Yoktular…
Enkaz altından uzanan eli tutmak için tek adamdan talimat bekleyenler,
Gelen iş makinalarını günlerce şehir girişlerinde bekletenler,
Yardım malzemelerine el koyanlar,
Yüzlerce yıllık kurumların içini boşaltanlar,
Arama-kurtarma faaliyetini siyasi şova dönüştürenler,
Refakatsiz çocukları tarikat yurtlarına verenler,
Kayıp yok diyerek yakınları kaybolanlara bir mezarı çok görenler,
Bebeklerin yoğun bakımda boğulmasına sebep olanlar,
Hastaneleri fay hattının üzerine kuranlar,
Afetin yol açtığı acıları büyüttükçe büyütenler, nesiller boyu sürecek bir utancı insanlığın alnına sürdüler.
Oluşturduğumuz gönüllü ağı ile deprem bölgesinden bir gün dahi ayrılmadan yaralarımızı sarmaya çalıştık. Depremin ilk gününden itibaren büyük bir seferberlik içinde bölgede gözlem ve incelemede bulunduk.
Bu rapor yaşadığımız yıkımın büyüklüğünü; bir yılın sonunda verilen sözlerin yerine getirilip getirilmediğini göstermek amacıyla yazıldı. Ve böylesi acıların bir daha yaşanmaması umuduyla.