Sosyal haklar, ifadesini Fransız Devrimi’nde bulan “temel haklar” olarak da tanımlanan siyasal hak ve özgürlüklerin, emeği ile geçinen yurttaşların sosyal ve ekonomik gereksinimlerinin karşılanmadığı durumda hiç bir anlam taşımayacağına yönelik yapılan eleştiri ve daha da önemlisi mücadeleler sonucunda ortaya çıkan bir tanımdır.
Siyasal haklar ancak emeği ile geçinen tüm yurttaşların eğitim, sağlık, elverişli bir konuta erişim, sendika, grev, toplu sözleşme, sosyal sigorta gibi sosyal hakların varlığı ile “gerçek” hale gelebilir.
Örneğin; yurttaşların siyasete katılımı üzerine söz söylerken bir para babasından mı yoksa işe giderken bir işten dönerken bir saatini yolda harcayan, iki çocuklu, ev işlerini yapma, çocuklara ve varsa yaşlılara bakma yükümlülükleri dahi tümü ile sırtına kalmış tekstil işçisi genç bir kadından mı bahsediyoruz ?
2015 Türkiye’sinde, demokratik haklar hakkında söz söylemek istendiğinde öncelikle sosyal haklar hakkında konuşulması bir zorunluluk halini almıştır.
“Hak” yerine “inayet” kavramının yerleştirilmeye çalışıldığı bir tarihsel anda “demokratik haklar” mücadelesinin en eşitsiz durumdaki yurttaşın demokratik hakkı olarak kavranması, yurttaşlık kavramının başta hukukçular olmak üzere esaslı bir mücadele bahsi olarak inşası önümüzde çözülmez denen kilidin belki de anahtarıdır.
Sendikasız, işyerindeki en basit ya da en ciddi hak ihlaline karşı yalnız, eğitim ve sağlık hakkının piyasalaştırılmasına karşı örgütsüz, kentsel ve doğal müştereklerin yağmalanmasının karşısında biçare yurttaşların yaşadığı bir memlekette demokratik haklardan değil saray soytarılarının laf ebeliklerinden bahsedilebileceği her zamankinden daha açık değil midir?
Eğitim hakkının gaspından, müşterek kentsel ve doğal varlıklarımızın yağmasına, sendikal örgütlenmenin içinin boşaltılmasından sağlık hakkının tasfiyesine karşı direniş eğilimlerine karşın görünmez bir duvarın aşılamadığı açık.
Sosyal Hukuk, başta kentsel- doğal müştereklerin korunması ve kazanılması; elverişli bir konuta erişim hakkı, eğitim hakkı ve başta Soma olmak üzere sosyal cinayetlere karşı mücadele gibi başlıklar ile ilgili hukuk dayanışması örgütleyen, hak ihlallerini raporlayan Sosyal Haklar Derneği faaliyetinin en yalın hali ile görmemizi sağladığı üzere hak mücadelelerinin hukuk alanında inşasına katkıda bulunmak üzere çıktı yola …
Ötesi, Sosyal Hukuk genç aydınların hukuk fakültesine adım attıkları an itibari ile emeği ile geçinen yurttaşlara karşı sorumluluklarının yanı sıra ileride karşılaşacakları özlük haklarına ilişkin sorunlara da gecikmeksizin, hukuk formasyonu içinden yanıt verme çabasının da somutlanması gerektiğini bilerek bu “sektörel örgütlenme” çabalarının mecrası olma amacı taşımaktadır.
Hukukçuların sorumluluğu tüm bu mücadele deneyimlerinin toplumsal formasyonun bütününde kalıcı etki yaratabilmesi için hukuki bilginin emeği ile geçinen yurttaşların yararına sunulması; ötesinde bu sorumluluğa sadece günlük bahislerde değil uzun vadeli olarak yanıt verilmesinin yol ve yöntemlerinin bulunması gerekiyor.
Sosyal Hukuk, tüm bu ihtiyaçlara yanıt verme çabasına katkı vermek isteyen tüm hukukçuları bir araya gelmeye çağırıyor.