Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik soruşturmalar kapsamında tutuklu bulunan avukatlar ile dayanışma için başlatılan Adalet Nöbeti’ni, Av. Kemal Aytaç ile konuştuk.
- Adalet Nöbeti fikri, ihtiyacı nereden doğdu?
Kemal Aytaç (K.A.): Yaşadığımız son bir – bir buçuk yıllık süreçte, ülkemizde özellikle hukuk alanında, yargıda yaşanan olumsuzluklar, haksızlıklar toplumda ciddi bir sıkıntı yarattı. Bu sadece belirli bir siyasal partiye, bir kesime özgü değil; bütün toplumda yargının aldığı kararlar tartışılır ve güvenilmez hale geldi. Her zaman, yargı ile ilgili eleştiriler olabilir, eskiden bir tabir vardır: minareyi çalan kılıfını uydurur. Ancak şimdi artık kılıfa uydurma da yok. Kimden rahatsız olunuyorsa kim muhalifse; yargı, ona karşı yürütmenin talimatları ile hareket edip iş yapmaya başladı. Zaten en son yaşadığımız referandum sürecinde de hep beraber gördük, topluma hizmet vermesi gereken görevlilerinin, çeşitli cumhuriyet başsavcıların, valilerin, kaymakamların, milli eğitim müdürlerinin iktidarın yanında yer aldığını, iktidarın yanında, iktidarın bir ajanı gibi hareket ettiğini. Tabi biz daha çok yargıda görev alanlarla ilgileniyoruz, ancak her kamu çalışanı çok önemli. Bütün bu yapılanların bir amacı da, bütün bir toplumu teslim almak, sindirmek ve susturmak. Bu sayede de istedikleri gibi çalıp oynamak. Bu bilinçli bir yaklaşım, bunu yaparken de toplumu sindirme, korkutma amacı güdüyorlar. İşte tam da, bu durum doğurdu Adalet Nöbeti ihtiyacını.
Artık haksızlıkların, hukuksuzlukların ayyuka çıktığı son raddesi diyebileceğimiz noktaya taşındığı ve insanların korkutulmaya çalışıldığı bir süreçte, adaletin ve yargının en önemli unsuru olan avukatların bir şey söylemesi gerekiyordu. Bardağı taşıran son damlalardan birisi de, bizim Adalet Nöbeti’nde sembolize ettiğimiz arkadaşlarımız olan Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışan avukat arkadaşlarımızın tutuklanmasıydı. Ancak Türkiye’de şu anda 400’ü aşkın avukat tutuklu. Bu kadar avukatın tutuklanması akıl alacak iş değil. Yine bildiğimiz üzere, bu ülkede seçilmiş belediye başkanları görevden alınıp kayyumlar atandı, HDP’nin eş genel başkanları ve milletvekilleri tutuklandı, HDP’nin önemli ölçüde temsilcileri, yüzler binlerce insan gözaltı ve tutuklama işlemine tabi tutuldu. Ama artık Cumhuriyet Gazetesine yapılan operasyon bardağı taşıran son damla oldu. Bu çevrenin FETÖ ile işbirliği içinde olduğu veya bu örgüte destek vermesi düşünülebilecek bir şey değil. Zaten ortaya çıkan iddianame de kof ve içi boş bir iddianame. Bu operasyon da zaten sindirmeye, bastırmaya yönelik. İddianamenin açıklanması, davanın görülmesi bir sürü zaman alıyor. Bu tip davalar da hep böyledir, kimse sonuçta ceza almaz ama o zamana kadar ocaklar söner.
Toparlarsak bu süreç bu hakikaten önemli bir süreç ve bizim çok yakından tanıdığımız, birlikte mücadele ettiğimiz, adliye koridorlarında birlikte avukatlık yaptığımız arkadaşlarımız, dostlarımız tutuklandı. Bunun üzerine, havaalanında karşılama, adliyede eylem, oradan Cumhuriyet Gazetesine yürüyüş gibi bir takım etkinlikler yaptık. Sonraki toplantılarda ne yaparız diye konuşurken, aradan 4-5 aylık bir süreç geçti ve ne yapabileceğimiz konusunda pek çok öneri geldi. Bu toplantılardan birisinde, ben Adalet Nöbeti’ni isim ve şekliyle önerdim, kaynağını adaletsizlik var ve adaletsizliğe karşı biz avukatlar, hukukçular yargının önemli unsuru olarak adaletin nöbetini tutuyoruz fikrinden alıyor. Önerdiğim kalıplar içerisinde Adalet Nöbeti fikri şekillendi, sonrasında bu fikri arkadaşlarımızla birlikte olgunlaştırdık, besledik ve başlattık.
Yarın 6. Adalet Nöbeti’ni tutacağız, 1 saatlik bir süre boyunca cüppelerimizle, ayakta, adliyenin girişinde, yakalarımıza kokart takarak, arkadaşlarımızla sohbet ederek bu nöbeti tutuyoruz. Avukatların dışında da birtakım sanat, bilim insanları, çeşitli çevrelerden aydınlar ve milletvekillerinden de bizleri ziyaret edenler oluyor. Bitişine doğru da katılan arkadaşlara teşekkür ediyoruz, varsa mesaj o mesajı da verip nöbetimizi tamamlıyoruz. İlk nöbetimiz çok sıkıntılı oldu, daha doğrusu şiddetle karşılandık. Kamu hizmetini aksatmamamıza, kimsenin önünü kesmememize, slogan atmamamıza rağmen, sadece cüppelerimiz ve yakamızda kokart olmasına rağmen acımasızca ve alçakça üç defa süpürme harekatı yapıldı. Ama bu yapılanlara rağmen; her seferinde avukat arkadaşlar olarak tekrar toplandık ve nöbetimize dimdik devam ettik. Bu sırada bir arkadaşımızın burnu, bir arkadaşımızın da ayağı kırıldı, benim de içinde olduğum 8 avukat gözaltına alındı. Onlarca meslektaşımız darp edildi. Ancak şunu gördük, avukatlar olarak direndik ve direncimizin sonucunda da birinci nöbetimizden sonraki 5 nöbette bir müdahale yaşamadık. En son nöbette, içerde Adalet Nöbeti yapılmasına izin vermeyeceklerini söylediler, yani yarınki nöbette yine sıkıntı olabilir, göreceğiz. Ancak biz bu nöbeti mutlaka sürdüreceğiz. Onun dışında da başarabilirsek, diğer illerden de nöbet tutma talepleri ve girişimleri var. Önümüzdeki hafta da başta Ankara, Antalya, İzmir, Bursa, Denizli, Adana, Kocaeli, Eskişehir illeri olmak üzere, Adalet Nöbeti’ni Türkiye çapında yaymaya çalışacağız.
Adalet Nöbeti aslında, illa şu veya bu çevreden değil; bu toplumdan yaşayan ve son dönemlerde haksızlığa, hukuksuzluğa uğrayan kim varsa onlara ışık tutan ve onlara yüzünü dönen bir eylem. Adalet Nöbeti gibi eylemlilikler olamazsa, işimiz o zaman çok kötü. Çünkü insanlar ayağa kalkmıyorsa, ses çıkaramıyor, kendini ifade edemiyorsa bir umut yok demektedir. Adalet Nöbeti varsa, hak arayışı var ve bir umut var demektir. Biz bir umudun peşinde koşuyor ve bunu yaparken başkalarına da umut saçıyoruz. Bu bakımdan Adalet Nöbeti çok önemli.
- Evet aynı zamanda, eksik olan bir muhalefet boşluğunu dolduruyor ve muhalefeti etrafında toparlama özelliğine sahip denebilir.
K.A.: Evet, Adalet Nöbeti’nin özel bir sahibi de yok, her gruptan ve hiçbir gruptan olmayan avukatlar bu nöbete samimiyetle katılıyorlar. Zaten tırnak içinde bir parti politikası veya mesajı yok Adalet Nöbeti’nin. Adalet Nöbeti yalnızca adaletin kendisinin mesajını ve mücadelesini veriyor. Bu bakımdan Adalet Nöbeti çok önemli. Zaman zaman bazı şeyleri elde etmek için emek ve bedel ödersiniz. Hiçbir bedel ödemeden ve emek vermeden, bir kazanım elde etmek mümkün değil. Ancak şunu söylemek lazım, şimdiye kadar eylem denilince hep pankart, slogan, bir yerin kapatılması akla gelirdi. Bir bakıma Adalet Nöbeti çok geri bir eylem, çünkü sadece cüppeleri giyip yakamıza kokart takıp duruyoruz. Ancak başka bir açıdan bakınca da çok önemli; belki pankart açsak, slogan atsak bu kadar etkili olmayacak. Bu vakur, samimi, dirençli duruş aslında çok daha fazla şey anlatıyor. Çok bağırıp çağırmanın çok şey ifade etmediği durumlar olabiliyor. Tabi burada enteresan olan, buna dahi tahammül edememeleri. Bundan dahi korkuyorlar, bu nöbetin nereye gidebileceğinden korkuyorlar. Bu Adalet Nöbeti gibi etkinlikleri aslında herkesin desteklemesi lazım, çünkü bugün iktidarda olanlar dahil herkese bu lazım. Adalet herkesin ihtiyaç duyduğu ve herkesin razı olacağı bir adillik beklentisinin ta kendisidir. Çünkü insanlar hakkı yenildiğinde, haksızlığa uğradığında infial içinde olur, bu insanları çok büyük bir olumsuzluğa iter. Ancak insan hak ediyorsa, bir ceza verilse bile huzur bulur. Hatta biliriz, bazen bir insan bir kabahat işler, bunu saklar ancak sonra o kadar büyük bir vicdan azabı duyar ki bunu herkesin içinde açıklar, çünkü vicdan ve huzur bulabilmek için kabahatinin cezasını çekmek ister.
Dolayısı ile burada bekleyen avukatlar semboldür, bu eylemin kendisi tüm haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı savunmanın, avukatların bir çıkışıdır. Ancak bundan sonrası için toplumun örgütlü, örgütsüz diğer kesimlerinin de Adalet Nöbetleri ile dayanışma içinde olması, Adalet Nöbeti’ne destek vermesi, nöbetleri ziyaret etmesi önem taşımaktadır. Basında ve kamuoyunda yer almak kolay değil Türkiye’de. Çünkü artık basın tamamen iktidarın tekeli altında. Ya televizyon ve gazetelerin birçoğunu satın aldılar ya da bu aygıtları öyle ilişkilerle baskıladılar ki artık haber çıkartmak bile zor. Ama Adalet Nöbeti buna rağmen, ana kanallarda yer alabildi, hatta birkaç kanalda olumlu bir şekilde yer aldı. Bırakın sol sosyalist çevreleri, çok farklı siyasal çevrelerde bile Adalet Nöbeti’ne yapılan saldırı yer buldu ve onaylanmadı. Bu bakımdan Adalet Nöbeti yerinde ve saygın bir duruş ve meslektaşlarımızın dirençli duruşlarını gösteriyor. Hatta 70, 80 yaşında meslektaşlarımız bile Adalet Nöbeti’ne sahip çıkıyor ve mesaj gönderiyorlar.
- Sanırım yurt dışından da destek geldi değil mi?
K.A.: Tabi, Avrupa’dan çok sayıda baro ve hukuk kurullarını temsilen ziyaretler oldu. Sanatçılar, aydınlar çeşitli milletvekilleri vs. birçok kesimden her hafta ziyaretçiler geliyor. Bu hafta ve önümüzdeki haftalarda da ziyaretçilerimiz olacak. Adalet Nöbeti dediğim gibi; gerekçesi, nedeni ve çıkış noktası çok açık. Bunu götürebildiğimiz yere kadar devam ettirmek istiyoruz. Adalet Nöbeti’nin zaman anlamında bir sınırı yok, bu süreç nöbetin ömrünü belirleyecek.
- Bu anlamda, benim aklıma Cumartesi Anneleri örneğini getiriyor mesela Adalet Nöbeti, belki yıllarca sürebilir.
K.A.: Bizim bir etkinliğe önceden ömür biçmemiz mümkün değil. Bu eylemle de, her yerde adalet sağlanacak diye bir şey yok tabi ki, ama bir katkıdır. Bu yüzden bu etkinliği yapıyor ve sürdürüyoruz. Umarız ki bu etkinliğimiz toplumdaki her çevreyi sarar, etkiler, bundan etkilenerek yargıda doğru düzenlemeler yapılır, daha adil ve daha hakça ve toplumun güvenebileceği bir yargıya doğru yol alırız. Buna bir damla da olsa katkısı olması amacıyla bu eylemi yapıyoruz, başka bir beklentimiz yok. Ama tabi, bu arkadaşlarımızın serbest bırakılması, tutuksuz yargılanması hatta hiç yargılanmaması gerekiyor bizim görüşümüze göre.