Bir pandemi en çok nedir biliyor musunuz?
Bir pandemi her şeyden önce; varolan eşitsizliklerin apaçık ortaya çıkmasıdır.
Sözlük anlamı “dünya genelinde yaşayan insanların sağlığını tehdit eden bulaşıcı hastalıklara verilen bir isim” olarak tanımlanır; ama bu dünya herkesin sağlığını aynı ölçüde tehdit etmez. Pandemiden önce de eşit olamayanların yaşadıkları, onunla birlikte çok net ortaya çıkar.“Aynı gemideyiz” sözü, gerçekler karşısında yerle bir olur.
Salgından korunmanın başlıca yolu izolasyon ve her gün her dakika “evdekal” çağrıları yapılırken, nüfusun en büyük çoğunluğunu oluşturan emekçiler için bu kural geçerli değilmişçesine, milyonlar işe gitmek zorunda bırakılır.
Ekonomi, insan sağlığından önemliymişçesine, para kaybetmek göze alınamaz, insan hayatı kaybetmek göze alınır. Kapitalizm bu kadar akıldışı, bu kadar kabul edilemezdir işte.
Sanki dünyanın bütün güzel şeylerini yaratanlar, o müthiş emek gücü, çalışmaktan mı kaçmaktadır? Hayır. Salgından kaçmaya çalışmak herkesin hakkıdır ve herkese yapması söylenendir.
“Birlik ve beraberlik” içinde yenmemiz gereken salgın karşısında, nüfusun en büyük çoğunluğu ile birlik olunmaz.
Evlerin içinde ise bir başka eşitsizlik apaçık ortaya çıkar. Nüfusun yarısı olan kadınlar ne dışarıda ne içeride eşit değildir ama bu evler, onların eşitsizliğin en somut sonucu olan erkek şiddetine en çok maruz kaldıkları alandır. Salgından korunmak için sığındığımız o evler, kadınlar için en tehlikeli yerler olup, şiddet ve cinayetlerin en büyük çoğunluğu evlerde yaşanır.
Biliyorduk ki, tüm olağanüstü haller, başta kadınlar olmak üzere, şiddete açık olan tüm gruplar için şiddeti artırma tehlikesi taşır.
Biliyorduk ki, salgın hastalıklar sürecinde bu durum daha zorlaşır; Ebola ve Zika salgınları sırasında şiddetin, istismarın ve kadınların temel sağlık hizmetlerine ulaşamamasının tecrübesini yaşamıştık.
Ve şimdi COVİD 19 ile daha yaygın, daha uzun süre daha ciddi bir tehlike altındayken, tüm bu tehditler daha büyüyor.
Nitekim Çin’de karantina döneminde ev içi şiddetin üç kat arttığını duyar duymaz kendi ülkemizde olabilecekler için acil önlemleri düşünmeye, bulmaya, açıklamaya, yerine getirmesi gerekenlerden talep etmeye başladık. Bu süreçte Avusturya’da şiddet destek sistemleri için özel yasa çıkarılıp önemli fonlar ayrıldı, Almanya’da onlarca yeni sığınmaevi açıldı, İtalya’da Belediye başkanları sürekli destek sistemlerini tanıttı, Fransa’da özel önlemler alındı kadınların gerekirse eczanelerde kullanacakları “Maske 19” gibi kod sistemleri geliştirildi. Ve Türkiye’de değil günümüz şartlarına uygun yeni bir adım açıklamak, mevcut destek sistemlerinin bile duyurusu yapılmadı henüz.
Dilerim bu yazı yayınlana kadar, Korona günlerinde kadınlar için gerekli olan önlemler açıklanmış ve uygulanmaya başlanmış olur. Çünkü karantinada kadın olmanın çok yönlü zorlukları var; şiddet artıyor, kadınların ev içinde harcadıkları karşılıksız emek – her gün 60 derecede çamaşır yıkamaktan hijyene, hasta bakımından duygusal emeğe uzanan – sonu gelmez biçimde artarken, salgının ekonomik yükü daha yeni başlıyor. Ekonomik bedeli kadınların ödemesi beklenecek; işsiz bırakılanlar ya da en kötü koşullarda çalışmaya mahkum bırakılanlar sonuçta en çok yoksullaşanlar kadınlar olması tehlikesi kapıda… Bir de bu riskleri, belki milyonlarca kadın, üreme sağlığı hizmetleri başta olmak üzere temel sağlık hizmetlerine ulaşamadığı şartlarda yüklenecekler. Salgınlar sırasında kadınların, üreme hakları ve güvenli doğum ya da doğum kontrolü hizmetlerine ulaşmalarının zorlukları ve yaşanan sağlık sorunları bilinen, deneyimlenen diğer gerçekler çünkü.
Bütün bunlar karşısında çare, bir yandan tüm alanlarda toplumsal cinsiyet eşitliği öte yandan tıpkı Korona için olduğu gibi şiddet karşısında acil önlemler tanımlanmasıdır. Ekonomi için, yargı için açıklanan paketler, kadınların bu olağanüstü şartlarda evlerinin içinde şiddetten nasıl korunacağına ve emeklerinin nasıl eşitleneceğine dair de açıklanmalı, henüz bir defa bile yapılmayan şiddet destek hatlarının duyuruları bir an önce virüsle ilgili önlemler kadar yaygın ve etkili yapılmalı, kadınlara şiddet karşısında asla yalnız olmadıkları gösterilmelidir.
Bunun için başta mevcut resmi destek sistemleri olan 155, 156, 183 telefon hatlarının ve tam bugünler için çok çözücü olabilecek telefon uygulaması “KADES: Kadın Destek Sistemi” tanıtımına bir an önce başlanmalı ve devamında kadın örgütlerinin talep ettiği önlemler alınsın istiyoruz. Bu önlemleri, ayrıntılı ve bütünlüklü biçimde anlatan bir kılavuzumuz da var. Platform olarak iş başa düşünce nasıl senelerdir raporlar oluşturuyor, dava takipleri yapıyor isek, Korona günlerinde de “asla yalnız yürümeyeceksin” demeye devam ederek, “Şiddetten Korunma Kılavuzu” hazırlamış durumdayız.
Dilerim bu yazı yayınlana kadar, burada sizlerle paylaştığımız kılavuzdaki tedbirler uygulanmaya başlanır.
Dilerim salgında ölüm oranları düşer…
Hepimize, her şeyden önce sağlıklı günler dilerim….
Gülsüm Kav
#KoronaGünlerindeKadınlarİçin Şiddetten Korunma Kılavuzu’na ulaşmak için: http://kadincinayetlerinidurduracagiz.net/uploads/file/siddetten_korunma_kilavuzu.pdf