Gezi Davası’nın altıncı celsesi bugün Silivri Ceza İnfaz Kurumu’nda bulunan duruşma salonunda görülüyor.
10:00 –
Seyirciler ve avukatlar salondaki yerlerini aldı. Mahkeme heyetinin gelmesi bekleniyor.
Mahkeme heyeti salona geldi. Celse arasında dosyaya gelen evraklar okunuyor.
Savcı: ‘Yargılama uzatılmasına yönelik taleplerin reddini talep ederiz. Firarı sanıklar hakkında dosyanın tefriki ile, Osman Kavala ve Ayşe Mücella Yapıcı’nın TCK 312 ve bağlantılı suçlar kapsamında cezalandırılmasına, Kavala’nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Esas hakkında mütalaayı tekrarladı.
Av. Turgut Kazan: “Ceza yargılaması sözlüdür. Dilekçelerimizi sunarken sözlü olarak açıklayıp anlatacağımız 9 ayrı dilekçeyi sunuyoruz dedik. Buradaki taleplerimizin karar bağlanmasını talep ediyoruz. Savcı bu dilekçeleri görmedi.”
Kazan: “Görmediği dilekçeler hakkında, yargılamayı uzatmaya yöneliktir diyen savcı iddia makamı değildir. Böyle yargılama olmaz.”
Mahkeme Başkanı talepleri dinlemediği için avukatlar tepki gösteriyor.
Av. Kaan Karcılıoğlu: “Net bir talebimiz oldu. Müvekkil hakkında en önemli delil olarak gösterilen telefon kayıtları var. Bunların bant olarak tarafımıza verilmesini istiyoruz. Yargıtayın yerleşik içtihadına göre bunların bize verilmesi lazım.”
Av. Evren İşler: “Dilekçemizde tanıklarımızın isimlerini bildirmiş ve hazır edeceğimizi belirtmiştik. Tanıklarımız burada hazırdır. Kendilerinin tanık olarak dinlenilmesini talep ediyoruz.”
Av. Hürrem Sönmez: “Bizim de tanıklarımız burada hazırdır. Dinlenmelerini talep ediyoruz.”
Av. Bahri Belen: “Yargılamanın bu aşamasında yerine getirilmesi, tamamlanması, duruşma aşamasında yargılama faaliyetinini tamamlanabilmesi için yasadaki normların ve normların ötesinde CMK’nın temel ilkelerine uygun bir sürecin izlenmesi gereklidir. Çünkü ceza muhakemesi sürecinde kuralları ihlal edenlerin cezalandırılması gerekir, böylece ceza normlarının caydırıcılık etkisi sağlanır.”
Mahkeme Başkanı: “Sabahtan beri uzatıyorsunuz. Talebinize gelin avukat bey.”
Av. Belen: “Yargılamanın tarafsız olması gerekir. Peki şimdi biz neredeyiz?”
Başkan: “O soruyu kendinize sorun.”
Av. Belen: “Sanıkların savunmasına yönelik deliller nerede? Bunlar toplandı mı? Suçun işlendiği andan hükmün kesinleşme sürecine kadar devam eden bir mekanizmada bu kurallardan biri atlanarak kurulacak hükmün adil yargılama olması mümkün değildir.”
Av. Belen: “Tahkikat aşamasındayız. Savunmanın delilleri toplanacak. İddia edenin de delillerini koyması lazımdı. Bunlar yok ama biz kendi delillerimizi sunmak istiyoruz. CMK 217 diyor ki, ‘mahkeme önüne getirilmiş ve tartışılmış delillerle hüküm kurulur.’ Meslektaşlarımızın az önce söyledikleri savunma kanıtları – ki benim de var – bunlar dosyaya girmelidir.
Av. Belen: “CMK 215 uyarınca tanıklar dinlenmek zorundadır. İki polisle bir Murat Papuç dinlediniz. Bizim tanıklarımızı dinlemediniz. Gaz maskesinden bahsetti ifadesinde Papuç. Bu maske salona getirilmedi. Sanıklara sorulması lazım, bu maskeyi kim almış, kim takmış. Bu Papuç ile bu maske ile, Türkiye halklarının demokrasi mücadelesinde akıl almaz bir tarihi deneyim yaşadığı Gezi’yi yargılamak istiyorsanız, bu Papuç’un altında kalırız. Bu dosya muhteşem Gezi’nin altında kalır.”
Av. Belen: “Savunmanın delillerini, benden önceki meslektaşlarımın da talepleri doğrultusunda toplayınız. Aklı ile malul olan bir tanık yerine, Gezi’yi yaşayan Gezi’yi teneffüs edenlerin anlatımları ile değerlendirin. Bu sizin tarihi bir görevinizdir. Savcı yargılamayı uzatmayı yöneliktir diyor. Sen dosyadaki hangi belgeyi biliyorsun da yorum yapıyorsun? Tanığımız Ali Galip Yıldız buradadır. Bu tanık davadaki sanıklardan birinin çağrısıyla değil, kendi başına Gezi’ye katılarak orayı görmüş ve yaşamıştır.”
Av. Tuğçe Duygu Köksal: “Sanıkların sorgusu bittiği, iki tanık dinlendiği göze alındığında, bu yargılama seri muh. usulüne de tabi olmadığına göre, bizim taleplerimizin dikkate alınması, delillerin tartışılması ve bize söz hakkı tanınması gerekir.”
Av. Köksal: “Yargı etiği bildirgesine göre, savcıların ve hakimlerin dürüst ve tutarlı olmaları gerekir. Savcı, talepler yargılamayı uzatmaya yöneliktir dedi. Benim önümde üç dilekçem var. Tümü dosyadaki sözde delillere ilişkin. Daha ilk duruşmaya çıkmadan, hukuka aykırı delillerin araştırılması gerektiğine dair talepte bulunmuştuk. Bu yargılamayı uzatmaya yönelik olamaz. Ben daha ilk duruşmaya çıkmadan bu talepte bulunmuştum.”
Av. Köksal: “Eğer biz esas hakkında savunma yapacaksak, dosyadaki delillerin araştırılması gerekir. Anonim bir ihbar mektubundan bahsediliyor. 2016/21 tarihli bir genelge var. Der ki; isimsiz ihbarlar dikkate alınmaz. Emniyete sorun dedik, kabul edilmedi. Aklı yerinde olmayan bir tanığın getirdiği gaz maskesini emniyete sordunuz, bunu sormadınız.”
11:00 –
Duruşma devam ediyor.
Av. Turgut Kazan: “Birinci dilekçemizde, mütalaadaki yaklaşımı gösteren bir hususla başlıyor. Mütalaa müvekkilin çalıştığı yer olarak İst. Bilgi Üni. diyor. Daha başlarken yanlış. Çünkü neden? Bütün pisliklerin başı olan Nazmi Ardıç öyle yazmış. Şimdi aynı bilgi kopyalanıyor.”
Av. Kazan: “Müvekkilim 2008’de beri orada çalışmıyor. 0-3 yaş arası çocuklar için proje üreten bir kuruluşta çalışıyor. Çok sayıda üniversite buna destek vermektedir. Finansal destek de dahil. Müvekkilim AKP’li belediyelerle de projeler gerçekleştirmiştir.”
Av. Kazan: “Beyoğlu Belediyesi’ne 448.000 Euro’luk hibe verilmesine aracılık etmiştir. Bunlar Beyoğlu, Antep ve Sultanbeyli Belediyelerinin kayıtlarında var. İşte cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs ettiği söylenen müvekkilimizin çalışma alanı. Bu nedenle Antep, Beyoğlu ve Sultanbeyli Belediye Başkanları dinlensin.”
Av. Kazan: “Başka bir mesele kaset sorunu. Daha 71’de kaldırılan bir dokunulmazlık için AYM, kasette her türlü oyun oynanabilir kaset delil olmaz dedi ve bunu iptal. İnsaf 2020’deyiz. Müvekkilim bu kaseti tanımıyorum, bu konuşma bana ait değil diyor. Siz nasıl karar vereceksiniz?”
Av. Kazan: “17-25 Kasetleri için montaj dedik. Bu montajı kim yaptı? Nazmi Ardıç. A kişisi için yaptığını pislik sayacaksınız, Osman Kavala’ya da müvekkilim için geçerli sayacaksınız. Kaset konusunda 17-25’e nasıl bakıyorsanız burada da öyle bakmalısınız.”
Av. Kazan: “Mütalaada 312/2 kapsamında suçlama var. O zaman zarar görenlerin de dinlenmesi gerekir. Şikayete konu eylemlerin Gezi olaylarından kaynaklandığı bile tartışılmadı. Katılma kararı verdiğiniz İş Bankasının ilk dilekçesinde, bankamızın cihazlarının Nisan 2013’te zarar gördüğünü söylüyor. Elinizi vicdanınıza koyun. Sonraki dilekçede Mayıs olarak düzeltildi. Ancak bu husus araştırılmadı.”
Av. Kazan: “Türkiye’nin her yerinde zarar gördüğünüz kişileri katılan olarak kabul ettiniz. Ama iddianamede mağdurlar diye yazan kişilerin haberi yok. Yasa emrediyor. Haber vereceksiniz. Ama ille devam edeceksiniz, Ertuğrul Özkök bir yazı kaleme aldı, AKP’nin önemli bir kişisi olduğunu söylediği kişinin, ben hukukçuyum delile bakarım, delil görmedim dediğini söyledi.”
Av. Kazan: “Ben tanımladığı kişiye sordum. Siz misiniz diye. Evet dedi. Bu kişi mağdurlar listesinin en üst sıralarında. Davutoğlu ben zarar görmedim diye açıkladı, Babacan açıkladı. Bu kişilerin çağırılıp dinlenilmesi gerekir. Bunu da kabul etmeyecekseniz, adil yargılanma hakkı açısından ciddi bir durumla karşı karşıyayız demektir.”
11:27 –
Yiğit Aksakoğlu müdafi Av. Aslı Kazan: “Savcı bey mütalaa adı altında öyle bir çalışma yapmış ki, Nazmi Ardıç’ın yazdığı fezlekeyi birebir kopyalamış. Kıymetlendirme dediğiniz şey dosyadaki FETÖcülerin izlerinin bizden gizlenmesi.”
Av. Aslı Kazan: “Müvekkil ile ilgili verilen tüm izleme dinleme kararları aynı kişilerce verilmiş. Süleyman Karaçöl, Menkşe Uyar, Muammer Akkaş. Bu kişiler bu yüzden yargılanıyorlar. Yargılandıkları dosyada zabıt katipleri dinlendi. İmzaları onlar atmış.”
Av. Aslı Kazan: “Bu zabıt katiplerinin dosyamızda da dinlenmesi gerekiyor. Bunlar tümü ile hukuka aykırı delildir. Kıymetlendirilmesi de mümkün değildir. Savcı müvekkil hakkında hiçbir bilgiye sahip değildir. Fezleke birebir kopyalanmıştır.”
Av. Kazan: “Dosyaya bir ihbar mektubu geldi. FETÖcü eski bir hakim, hakimlik yaptığı dönemde gezi eylemlerini düzenlediğini iddia eden bir sanığın adını celse tutanağı ile birlikte gönderdi. Mahkemeniz bunu araştırmıyor.”
Av. Kazan: “Bir de Çarşı dosyası var. Aynı soruşturma dosyasında tefrik edilerek açılmış bir dava. O davada beraat kararı verildi. Sebeplerinden birisi delillerin hukuka aykırı toplanmış olması. Bu dosya için de çok önemlidir. “
Av. Serdar Laçin: “Gözaltı işlemi sırasında müvekkilin telefonuna el konulmuştu. Ancak bir inceleme yapılmadı, hiçbir rapor düzenlenmedi. Esas hakkında savunma yapmamız için bu incelemenin yaptırılması gerekir. Bu işlem tamamlanmadan mütalaa sunulması doğru değildir.”
Av. Laçin: “Mütalaada müvekkilin http://siddetsizeylem.org sitesinin sahibi olduğu tespit edilmiştir deniyor. Bununla ilgili uzman mütalaası aldık. 2015’e kadar müvekkilimize ait olduğu ancak 26 Mart 2016’dan önce sitede hiç içerik yayınlanmadığı belirtilmiştir.”
11:41 –
Osman Kavala müdafi Av. İlkan Koyuncu: “Biz bu celse esas hakkında savunma yapmayacağız. Dosya henüz o aşamada değil. Biz önceki celse heyetinizi reddetmiş ve duruşmayı terk etmiştik. Biz duruşmada değilken müvekkile tanık Papuç’un beyanlarına ilişkin beyanlarını sordunuz. O da avukatları olmadan ifade vermeyeceğini söyledi. Bu aşama dahi tamamlanmamıştır.”
Av. Koyuncu: “Papuç’un verdiği gaz maskesi araştırılmalıdır. Ayrıca Adalet Bakanlığı ile yaptığınız yazışma var. Heyetiniz diyor ki; AİHM kararının kesinleşmediği bildirildi. Ancak o yazıda öyle bir şey söylenmiyor. Adalet Bakanlığına yazı yazılarak bunun sorulması gerekiyor. Bu iddianame tamamen telefon kayıtlarından oluşuyor. Ancak bu kayıtların sadece dökümü var. Bunların getirilmesi gerekir.”
Ali Hakan Altınay müdafi Av. Tora Pekin: “Savunmanın bugüne kadar yaptığı bütün talepler davayı uzatma suçlaması ile geri çevrildi. Buna ilişkin hiçbir somut olgu yok elinizde. Söylediğimiz herşey dosya ile ilgili, bu iddiayı reddediyoruz.”
Av. Tora Pekin: “Müvekkilimiz sadece bir dönem Açık Toplum Vakfı’nın yöneticiliğini yaptığı için suçlanıyor. Bu durumda Açık Toplum Vakfı ile ilgili deliller araştırılmalı. Hani projelere finansman sağlanmış? Gezi ile ilgili bir kaynak aktarılmış mı? Bunlar tümü ile açık ve şeffaf. İddianamede de mütalaada da müvekkilin yöneticilik yaptığı tarihler bile yanlış yazılmış. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden sorulması gerekir.”
Av. Tora Pekin: “Vakfın genel kurul tutanaklarını talep ediyoruz. Vakıflar Genel Müdürlüğü Açık Toplum Vakfı’na ilişkin 2013 yılında denetim raporu hazırlamış bu rapor burada tartışılmalı. adece müdürlük değil özel bir kuruluştan alınan bir rapor var. Bu rapor buraya getirilmeli. MASAK’ın da yaptığı araştırmalar var buna ilişkin tüm bilgiler MASAK’tan istenmeli ki şüpheli bir işlem var mı görebilelim.”
Av. Tora Pekin: “Dosyanın omurgasını Fetullahçı polis savcı ve hakimlerin yarattığı deliller oluşturuyor. Bunu zaten söyledik. Mütalaada Fransızca bir kitaptan bahsediliyor. Savcı okumuş mu bilmiyorum. Ama savcılık tarafından yazılmadığını biliyorum. Çünkü bu kitap ile ilgili bölüm, Zaman gazetesindeki bir yazarın köşe yazısından birebir kopyalanmış.”
Av. Tora Pekin: “Bu Fetullahçı savcı ve yargıçlar birden fazla davada yargılanıyorlar. Birinin iddianamesinde bir delil var. İstanbul’da Kudüs Tevhit örgütüne delil oluşturmak için hukuka aykırı delil elde edildiği belirtiliyor. Soruşturma yürüttükleri kişiler hakkında, dosya ile ilgisiz konuşmaları dosyaya koyup irtibat varmış algısı yaratıldığı bu iddianamade belirtiliyor. Bu dinlemelere maruz kalan bir kişi de müvekkilim Hakan Altınay, kendisi hem bu dosya nedeni ile hem de aynı dönem açılan başka bir dosya kapsamında PKK üyeliği iddiasıyla dinlenmiş. O dosyada artık hukuka aykırı delil nedeni ile kendisi mağdur konumda. Ama burada sanık. Bu çelişkinin giderilmesi gerekir.”
Av. Tora Pekin: “Ayrıca tanıklarımız var. Önemli bir kısmı fezleke ve iddianamede adı geçen kişiler. Suçlamalar hakkında doğrudan bilgi sahibi kişiler. Dinlenmelerini talep ediyoruz.”
12:25 – Taleplerin değerlendirilmesi için duruşmaya 15 dakika ara verildi.
12:40 – Duruşma devam ediyor. Tüm taleplerin reddi ile sanıklardan Osman Kavala’nın esas hakkında mütalaaya karşı savunması soruldu.
Osman Kavala: “Bazı delillerin incelenmesini istiyorum. Bundan sonra konuşacağım ama şimdi tutukluluğuma ilişkin konuşacağım.”
Kavala: “AİHM kararında suç sayılan faaliyetlerin yokluğunda hükümeti devirmeye teşebbüs suçunu işlediği yönünde makul şüphe oluşturmak mümkün değildir diyordu. AİHM kişiyü özgürlüğünden mahrum bırakacak delillerin nesnel olması gerektiğini belirtti.”
Kavala: “Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan da muhalefet şerhinde aynı minvalde değerlendirme yaptı. AİHM yargıçları dosyadaki olguları, bilgileri ve belgeleri nesnel bir gözlemcinin bakışıyla değerlendirmiştir. AİHM, davaya doğrudan bakan mahkeme olmadığı için nesnel bakabilen gözlemci olmaya yetkilidir. AİHM’in tespitlerinin bu nedenle önemli olduğuna inanıyorum.”
Kavala: “Gezi olaylarının hükümeti devirmeye teşebbüs olduğu iddiası size makul gelmiş olabilir ancak nesnel gözle bakma yükümlülüğünüzü ortadan kaldırmaz.”
Mehmet Ali Alabora ile telefon görüşmesinden bahseden Kavala; “Benim konuşmamdan iddia makamının çıkarımına varmak mümkün değil. Karşılaştığımız sorun AİHM kararının gereğini geciktirme, boşa çıkarma değil, delilleri nesnel bir gözlemcininin gözüyle incelememesidir.”
Kavala: “Olaylara ve olgulara siyasi açıdan değil, tarafsız bir gözlemci gözüyle bakmaya davet ediyorum.”
Ali Hakan Altınay: “Tüm taleplerimiz reddettiniz. Savunma için süre talep ediyorum.”
Mücella Yapıcı: “Merhaba, savunma yapmayacağım çünkü beraat ettiğim mahkemede zaten yapmıştım bu savunmayı da size sunmuştum. Ancak buradaki diğer arkadaşlarım için süre talep ediyorum. Fakat tekrarlamak gerekirse, niçin savunma vermediğimi tekrar edeyim.”
Yapıcı: “Hakkımda kesinleşmiş beraat kararı vardır. Ben toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak, ihtara rağmen dağılmama, halkı kışkırtma ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçlarından beraat ettim.”
Yapıcı: “Bu davanın iddianamesi ise, beraat ettiğim davadaki fezleke ve iddianamenin aynısıdır ve hukuksuz delillere dayanmaktadır. Beraat ettiğime dair gerekçeli karar, benim savunmamdır sayın yargıçlar. Bu davanın iddianamesine karşı, yazılı olarak tekrarladığım savunmamı mahkemenize verdim. İddianameye göre savcılık, atılı suçlamayı – ki üzerime atfedilen suç değil onurdur – işlediğim kanaatine varmış.”
Yapıcı: “Şimdi esas hakkında mütalaaya diyeceğimi soruyorsunuz. Niçin? Aynı iddianameyle yıllardır tekrar yargılanıyorum. Ben olduğum yerdeyim. Savcılar değişiyor, hakimler değişiyor. Ben buradayım hep yerimdeyim, hep haklıyım ve aynı savunmayı tekrarlıyorum.”
Yapıcı: “Çok kısa anlatacağım. Vaktinizi almayayım çünkü aceleniz var gibi görünüyor.”
Yapıcı: “Gerekçeli karar diyor ki: Sanıkların herhangi bir bireye ya da halkın bir kısmına karşı şiddet içeren bir söylemde bulunmadıklı anlaşılmaktadır. Önceden bildirim yapılmamışsa da bu eylem barışçıldır ve kamu düzenine aykırı değildir.”
Yapıcı: “Yürüyüşlerde söylenen sloganların tümü, ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmelidir. Sanıklar Anayasa ve AİHS’ten kaynaklanan ifade ve düşünce özgürlüğünü ifade etmek hakkından barışçıl şekilde yararlanmışlardır.”
Yapıcı: “Taksim Dayanışması’nın suç örgütü olduğunu gösterir hiçbir delil yoktur. Hukukun üstünlüğüne dayalı bir demokratik toplumda, kurulu düzene karşı çıkan ve barışçıl vasıtalarla savunulan fikirlere kendilerini ifade hakkı verilmelidir.”
Yapıcı: “Gezi toplumun yüz akıdır. Gezi direnişi yargılanamaz. Örgütü, lideri, fonu, yönlendiricisi yoktur. Karar sizindir. Ben sözlerimi canını kaybeden 8 çocuğun ve gözlerini kaybeden dostlarımın önünde saygıyla eğilerek sonlandırıyorum.”
Çiğdem Mater Utku: “Esas hakkında mütalaaya karşı bir beyan vermeyeceğim ama birkaç sözüm var. 12 aydır anlayamadığımız ve anlamlandıramadığmız gerekçelerle hayatımızı alt üst eden bu davanın sonuna yaklaştık.”
Utku: “Aleyhimde hiçbir tanık beyanı veya delil olmaksızın, ağır bir suçlamayla karşı karşıyayım. Savcılık mütalaası tarafıma tebliğ edilmediği için savunma yapmam mümkün değil, süre talep ediyorum.”
Mine Özerden: “Mütalaaya dair söyleyeceklerimi avukatımın talepleri karşılandıktan sonra söyleyeceğim. Neden burada olduğumuzu hala anlamıyorum. Aradan geçen sürede anlamama yardım edecek herhangi bir gelişme de olmadı.”
Mine Özerden: “Bu davanın kurgu olduğu çok açık. Ortada kocaman bir fil var. Ancak karar merciinin bunu görmeye niyeti yok. Diğer sanıklardan 6sını hala tanımıyorum. Mütalaadaki metin karmakarışık. Öznesi, yüklemi yok. Metin anlaşılmıyor bile. Fiil yok, fail yok, delil yok. Sadece algı yaratmaya yönelik muğlak ifadeler ve kanaatler var.”
Mine Özerden: “İfade vermem 6 saat sürdü. Hukuksuz birşey yapmadığımı bildiğim için gayet rahattım… Bundan sonra herşeyi basından öğrenmeye başladım. Ta ki iddianame bana tebliğ edilene kadar. Haksız ve yeniden kıymetlendirilmiş delillerden oluşan bir iddianameydi bu – ki kıymet kelimesine hakarettir-.”
Mine Özerden: “2013 yılında Gezi Parkı yerine ne amaçla kullanılacağı bile belli olmayan Topçu Kışlası projesine karşı gerçekleşen eylemleri, hükümeti devirmek amacıyla hem de dış güçler desteği ile organize ettiğimiz iddia ediliyordu. Piyango neden bize vurdu hala anlayamadık.”
Mine Özerden: “Benzer uygulamalar, her kesimden insanın başına geldiği için durum iyice kanıksandı. Akıl mantık dışı iddialar, sözde uzman ama akıl sağlığı olmayan bir tanığın beyanlarına dayandırıldı.”
Mine Özerden: “Bu tür saçmalıklara kızıp üzülemiyorum artık. Dava sürecinde mahkeme heyeti değişti. İlk heyet meslek onurunu korudu bana kalırsa. Heyetten bir hakimin bana karşı bakışını yakaladım, Bana bir pisliğe bakar gibi baktı. O güne kadar kimse bana böyle bakmadı. Ne anlatılıyor bu arkadaşlara? Hakkımızda herhangi bir karar yok. Bu durum benim için mahkeme heyetini reddetme gerekçem.”
Can Atalay: “Benim artık sizden bir talebim olmayacak. Çünkü CMK ile bir bağınız kalmadığı kanaatindeyim. Sizi tanımam, muhtemelen siz benimle ilgili benim bildiğimden çok daha fazlasını biliyorsunuz. Ben sizin kişisel özelliklerinizi, dünya görüşünüzü bilmem.”
Can Atalay: “Bununla ilgilenmiyorum da. Sizin bana kininiz olmadığına inanıyorum. Bizim size yok. Kokmaz bulaşmaz bir hayat yaşamadığım için suçlu değilim. Bizi sevmenizi beklemiyoruz. Savcı beyin bizi sevmesini de istemiyoruz.”
Can Atalay: “Bu iddianame AKP-Fetullahçı çete ortaklığının bir ifadesidir. Türkiye toplumsal tarihinde yaşanan en mühim olgu – direniştir bunun adı- bu olguyu karalamakla uğraşıyor İstanbul Cum. Başsavcılığı. Başaramayacak. Beyhudedir bu çaba.”
Can Atalay: “Savcılık, bu toprakların içinde çıkan en temiz şeyi karalamaya çalışıyor. O kadar mahçup ki İst CBS, emperyalizm bile diyemiyor. Ama bizi de bir grup salak olarak niteleyip emperyalizme yanladığımızı ima ediyor. Reddediyoruz.”
Can Atalay: “Bugün 16 Şubat. Kanlı Pazar’ın yıldönümü. Emperyalizme uşaklık ederek hayat geçirenler bize akıl öğretemezler. Gezi’de sokağa çıkan onlarca milyona hakaret edemezler.”
Can Atalay: “Esas hakkında mütalaa 11 şubatta bana tebliğ edildi. 7 gün. 7 gün sonra bana esas hakkında savunma yap diyorsunuz. Biz bunu,kişiliğimizden soyunmamızı istiyorsunu olarak algılarız. Biz ‘teslim olun’ diyorsunuz. Böyle bir savunma yapılamaz.”
Can Atalay: “Benim sizden talebim yok. Takdir sizindir. Güya tutuklu var diye hızlandınız. Bu kişi 2 yılı aşkın süredir tutuklu. İlk duruşma gününü iddianamenin tebliğinden 4 ay sonraya verdiniz. Ne oldu, nedir şimdi bu acele?”
Can Atalay: “Zaman gazetesi zihniyetiyle bizi yargılayamazsınız. Bir kuruş fon almamak üzerine ilke kararı alan TMMOB’u bununla ilişkilendiremezsiniz. İhtimal en büyük fonu AKP almıştır.”
Can Atalay: “Gezi direnişini fonlanan bir şey olarak karalayamazsınız. Buna kimsenin gücü yetmez.”
Can Atalay: “Kim yazıyor bu iddianameyi sayın başkan. Savcı beyin yazmadığı açık. İki yerden biliyorum. 1. Murat Papuç ifadesine konu beyanların dosyada olmadığını siz kayıt altına aldınız. Savcılık dedi ki bende de yok.”
Can Atalay: “Papuç bizle ve Osman Kavala’yla ilgili akıl almaz fanteziler anlatıyor. Bunun bir önemi yok. Bu ifade İstanbul CBS’de ve sizde yokken, bu iddianameyi ancak polis içerisinde örgütlü bir grup hazırlamış olabilir.”
Can Atalay: “Savcı bey, siyasal, tarihsel ve hukuksal olarak vebal altına girmektedir. Savcı bey mütalaada bizle ilgili şüpheli diyor. Hukuk fakültesi 2. sınıf öğrencisi bilir hangi aşamada şüpheli hangi aşamada sanık olunur.”
Can Atalay: “Savcı bey, dosyaya o kadar el süremiyor ki, çakıyor imzayı geçiyor. Biz bu iddianamenin, bu mütalaanın asıl hazırlayacılarına yanıt veriyoruz. Soros diyorsunuz, arap baharı diyorsunu. O dönem başbakanının rabia işareti nereden gelir?”
Can Atalay: “Mısır’dan gelir. OTPOR’la bağlantı arıyorsanız bizde aramayın. Bu işaret hala kullanılıyor. Recep Tayyip Erdoğan’a sorulamayan soru bize soruluyor. Reddediyoruz.”
Can Atalay: “Bizi şeriatçıların yanına yazmak isteyenlerin oyununa gelmedik, darbecilerin yanına dizmeye çalışanların da karşısında dimdik durduk. Beyefendinin ricasıyla geliyorum diyen Mahir Ünal’a sorun.”
Can Atalay: “Biz sokaktaki milyonlarca insan darbecilerin işini kolaylaştırmaz dedik mi demedik mi? Biz dedik ki taleplerimiz belli, darbecilerin işini biz kolaylaştırmayız. Peki bu rezillik nedir?”
Can Atalay: “Benim sizden bir talebim yok. Böyle bir dosyada bir haftalık süre yeterli değildir. Konuşulması gereken şey şudur. Bula bula, o düşkün tanığın söyleyebildiği tek somut şey bir gaz maskesi temin edildiği. Biz gaz maskesi dağıtmadık. Dağıtsak söylerdik .”
Atalay: “Geçen duruşma söyledim. Gaz maskelerinin, insanların kendi sağlıklarını korumak için kullanabilecekleri, buna ilişkin suç isnadı olamayacağına ilişkin sadece benim bildiğim en az 20 tane yargı kararı var.”
Atalay: “Buradan suç unsuru oluşturulabilir mi? Son günlerde yine darbe söylentileri başladı. Eğer siz Gezi’ye darbeci derseniz, 15 Temmuzcuların ya da 12 Eylülcülerin – hiç fark etmez – işini kolaylaştırmış olursunuz.”
Atalay: “Gezi, bu ülke kendi ayaklarının üstünde dursun diyenlerin sesidir.”
Atalay: “Bir toplumda, demokrasi bölünmeye çalışılırsa, ondan anti-demokratik eğilimleri olan diktatörlüğe ya da darbeye eğilimleri olan gruplar, kişiler yararlanır. Eğer demokrasi bölünmek isteniyorsa, ya darbe yapılmak isteniyordur ya da diktatörlük.”
Atalay: “TTB’nin raporuna göre 5500 dosya İst CBS önünde duruyor. 4 binin üzerinde kafa travması var. Beni geçen hafta Berkin ile aynı odada kalan Okan aradı. Ameliyatım var gelemiyorum diye.”
Atalay: “Durum böyleyken, siz Ali İsmail’in katilinin cinayet silahı incindi diye katılma kararı verdiniz ya, benim kanım dondu.”
Atalay: “Bizim üzerimizde vebal var. Vazife bize düştü. O yüzden biz buradayız. Bizim yüzümüzden kimseyi tutmayın. Biz Geziciyiz. Yapacağımızı söyleriz, yaptığımızı savunuruz.”
Atalay: “Bizler görevimizi yaptık. Dava açtık. Bilirkişi raporu geldi belli ki iptal kararı verilecek. Bir anda alelacele inşaat başlattılar. İtiraz eden herkes yerlerde süründü. İtiraz büyüdü, şiddet arttı.”
Atalay: “Sonunda Türkiye’nin gördüğü en görkemli itirazlardan birisi Türkiye’nin her yerinde boy verdi. Bizler, kentimize sahip çıkma mücadelesi verdik. İtirazların bu kadar büyümesinin sorumlusu da AKP’dir.”
Atalay: “Herkes kendi itirazını alıp geldi ve Türkiye’nin en şanlı günlerine vesile oldu. Gezi, Türkiye’nin kardeşleşme ihtimalidir.”
Atalay: “Çok ağır sonuçları olabilir ancak vurgulayarak söylemek isterim. Gezi direnişinin öznesi ve nesnesiyiz. Gene olsa gene yaparız. Yaptık, ama o da bizi inşa etti. Toplumsal pratik böyle olur. Gezi’nin toplumsal bakiyesini onurla taşıyoruz.”
13:40 –
Tayfun Kahraman: “6 günde böyle bir iddiaya karşı savunma hazırlamam mümkün değil. Mütalaaya karşı beyanda bulunmak için süre istiyorum. Ancak bizlerin taleplerinin dinlenmediği bu ortamda söyleyecek çok şeyimiz var.”
Kahraman: “Gezi bizim nezdimizde yargılanıyor olabilir. Ancak, Gezi halktır. Gezi, bu ülkenin temsil yetkisi yeterince yerine getirilmediğini düşünenlerin sesidir. O gün sokakta olan milyonlar şunu soruyor: ‘Onlar orada yargılanıyor ama biz buradayız. Bunun sorumluluğu ağırdır.”
Kahraman: “Occupy Wall Street ile ilişkilendiriliyoruz. Occupy hareketi borsa spekülatörlerine karşı idi. Hem onunla hem de Soros’la nasıl ilişkilendirilebiliyoruz.”
Kahraman: ‘Biz Gezi’ye itiraz ettiğimiz için yargılanıyoruz. Belki yarın öbür gün Kanal İstanbul’a karşı çıktığımız için de yargılanacağız.”
Kahraman: “Ne mutlu ki bugün Gezi’de karşı çıktığımız şeye karşı İBB’de daire başkanı olarak Gezi’yi geçici barınma alanı ilan etme şerefine nail oldum.”
Kahraman: “O gün hükümetle görüşerek halkın taleplerini aktaran ben, bugün darbe yapmakla suçlanıyorum. Biz meslek insanları olarak her zaman kentimize sahip çıkmaya çalıştık. Gezi Parkı da her zaman sahip çıkacağımız yerlerden birisi olacak.”
Kahraman: “Bugün de bunun mücadelesini vermeye devam ediyoruz. Karşınızda olmayacak bir işi oldurmaya çalışan bir iddianame var. Fantastik bir kurgu ama içerisinde bir hikaye yok. Nitekim mütalaada da benzer ifadeler devam ediyor.”
Kahraman: “Elinizi vicdanınıza koyun. Bir avukat, bir şehir plancısı, bir de mimar. Bunlar TMMOB’ın temsilcileri. Siz bu insanları ne idüğü belirsiz delillerle yargılıyorsunuz.”
Kahraman: “Her talebimiz reddedildiği için, vereceğimiz savunmaların da dikkate alınmayacağı kanaatindeyim. Geziye katılan dostlarımız burada dinlenmelidir. Savunmamı bundan sonra yapmak istiyorum.”
Kahraman: “Ancak şu da var; bundan bir kaç ay önce sizin ceza verdiğiniz başka bir dosyadan beraat ettim. Barış Akademisyeni olarak siz ceza verdiniz, AYM kararı üzerine beraat ettirmek zorunda kaldınız. Bu nedenle yargıya da güvenim yok.”
Yiğit Ali Ekmekçi: “Süre talep ediyorum.”
Emniyet Genel Müdürlüğü vekili Av. Bayram Şahin : “Müvekkil kurum eylemlerden zarar görmüştür, sanıklar cezalandırılsın.” Hazine vekili Nesrin Oktar : “Mütalaaya katılıyoruz.”
Sanıkların esas hakkında savunmalarını hazırlamak üzere süre talepleri reddedildi…
Can Atalay: “Biz buradayız. Savunamayacağımız hiçbir şey yapmadık. Vereceğiniz kararın her durumda Türkiye’nin politik iklimi ile alakalı olacağını düşünüyorum. Başka sözümüz yok.”
Av. Köksal Bayraktar: “Esas hakkındaki mütalaa her yönden yanlıştır. İddia makamı diyor ki sadece 312’den değil, 2. fıkrasında işlenen diğer suçlardan da sorumlu olacaklardır diyor. Ceza hukukunda kanunilik ilkesi var ama onun yanında şahsilik ilkesi de var.”
Av. Köksal Bayraktar: “Bunun üzerinde durmuyorum. Tahliye ile ilgili beyanda bulunuyorum. Ret kararlarında hep aynı kelimeleri kullanıyorsunuz. Aynı şeyi son duruşma zaptında da gördük. Diyorsunuz ki AİHM’in kararı kesinleşmedi.”
Av. Köksal Bayraktar: “Müvekkilin tutukluluk hali AİHM kararına aykırıdır. Bir tarafta insan haklarının ihlal edildiği gerçekliği var bir yandan da siz üç ayı beklemem lazım diyorsunuz. 70 gündür bir insan haksız şekilde tutuluyor.”
Av. Köksal Bayraktar: “Kesinleşmiş yargı kararlarında Gezi barışçıl harekettir deniyor. Barışçıl bir hareketin organizatörü olduğu iddiasıyla müvekkil yıllardır tutuklu tutuluyor. Yeni bir yargı paketi çıktı. Ağır cezalık işlerde 2 yıldan fazla tutuk olmaz.”
Av. Köksal Bayraktar: “Lafzi hukuk içinde dahi TC Devleti, verdiği sözü tutarak iki yıldır diyor. Bizim müvekkilimiz 2,5 yıldır tutuklu. Bunun kabulü mümkün değil. Av. Bayraktar: ‘AİHM’de yıllarca görev yapmış Rıza Türmen’in hukuki mütalaasında kesinleşmenin beklenmemesi gerektiği anlatılıyor.”
Av. Bayraktar: “Siz diyorsunuz ki; Osman Kavala’nın üzerine atılı suçun mahiyeti ile öngörülen cezanın üst sınırı. Şunu söylemek istiyorum. Üç defa tekrarladığınız bu yan cümle, maalesef ihsası rey niteliğindedir. Aynı şeyi üç defa tekrarlıyorsunuz.”