Türkiye’de kamu hizmetinin özelleştirilmesi ve özelleştirme politikalarından beslenen, Çorlu Tren Katliamı ve nicelerine sebebiyet veren sosyal cinayet düzenine ilişkin açıklamalarımız;
- Türkiye’ de 1980’li yıllarda başlayan özelleştirme politikaları 2002 yılında AKP’ nin iktidara gelmesiyle artarak uygulanmaya başlandı.
- Özelleştirme politikalarıyla kamu işletmeleri bilinçli bir şekilde zarar ettirilerek bu işletmelerin tasfiyesine başlanmış, bu işletmeler özelleştirilerek yerli yabacı sermayeye devlet eliyle yeni kar alanları sağlanmıştır.
- Özelleştirme politikalarının amacı halkın ihtiyaçlarını karşılayacak kamu hizmetini görmek değil, sermayenin ihtiyaçlarının ve isteklerinin karşılanmasıdır.
- Fabrikaların zarar ettirilerek kapatılması pek çok yan sektörü etkilemesiyle birlikte bu fabrikaların arsaları da rant elde edilecek şekilde kullanıldı.
- Kar oranı yüksek işletmelerin özelleştirilmesiyle devlet gelir ve vergi kaybına uğradı. Bunun kaybın faturası ise halka çıkarıldı. Halk, daha fazla vergi verip daha az kamu hizmeti almakla beraber ekonominin küçülmesiyle de aldığı her şeyi daha pahalı almaya başladı.
- Özelleştirme faaliyetleri, başta tarım olmak üzere yerel ekonomilerin küçülmesinden, alt yapı sorunlarına kadar birçok soruna da sebep oldu.
- Hizmetlerin özelleştirilmesi ile istihdam, iş güvenliği, sosyal güvence sorunları da başka bir boyut aldı. İşçiler, iş güvencelerinden ve haklarından yoksunlaştı. Yerel ekonomilerin istihdam yaratan niteliği yok edildi. Yerel yönetime ilişkin yapılan düzenlemelerde çalışan emekçi kesimin hakları kısıtlandı, sözleşmeli personel istihdamına yönelik hükümler ile işten çıkartmalar kolaylaştırıldı, sendikasızlaştırma amaçlanarak, keyfi ve kayırmacı uygulamaların önü açıldı.
- İşletmeler üzerindeki kamu denetimi de özelleştirme faaliyetleri sonucu ortadan kalktı. Bununla beraber sosyal devlet ilkesinden uzaklaşıldı.
- Devlet, bütün imkanlarını sermayenin önüne sermiş, kamu hizmeti piyasalaştırılmıştır. Tümü ile kar/zarar hesabına göre kurgulanan kamu hizmetinde “güvenlik” giderek ortadan kalkmıştır.
KAMU HİZMETİNİN ÖZELLEŞTİRMESİ VE ÇORLU TREN KATLİAMI
Türkiye’ de 1980’li yıllarda gündeme gelmeye başlayan özelleştirme politikaları, 2002 yılında AKP’ nin iktidara gelmesiyle artarak uygulanmaya başlandı.
Özelleştirme politikalarıyla kamu işletmeleri bilinçli bir şekilde zarar ettirilerek bu işletmelerin tasfiyesine başlanmış, bu işletmeler özelleştirilerek yerli yabacı sermayeye devlet eliyle sermayeye yeni kar alanları sağlandı.
Türkiye’ de demiryolu ulaşım hizmetini devlet tekelinde gören TCDD de bu özelleştirme politikalarından nasibini aldı. TCDD Genel Müdürlüğü ile TCDD Taşımacılık A.Ş’ nin birbirinden ayrılmasıyla bağlı ortaklık ve iştirak mantığında başkaca şirketler de kuruldu.
Kamu hizmetinin özelleştirilmesiyle sözleşmeli personel istihdamına yönelik hükümler ile işten çıkartmalar kolaylaştırıldı, sendikasızlaştırma amaçlanarak, keyfi ve kayırmacı uygulamaların önü açıldı. Ülkemizde ölümlü tren kazaları dünya ortalamasından üç kat fazladır. Bunun en temel sebebi demiryolu ulaşımının özelleştirilmesiyle getirilen uygulamalar ve kurum içi liyakatsizliktir.
TCDD üst yönetimi kar hırsından;
Yol bekçisi ihtiyacını tespit etmiş ancak yeteri kadar personel istihdam etmemiş,
Üst yapıyı değiştirmenin yeterli olduğuna karar verip alt yapıyı değiştirmeden yolu açmış,
Alt yapı uygun olmadığı halde hız limitlerini arttırmış,
Risk analizi dahi yapamamış, var olan riskleri düzgün şekilde analiz edecek organizasyonu kurmamış, risk analizi adı altında yürütülen faaliyetlerde de var olan riskleri yanlış analiz etmiştir. Devletin tüm olanaklarının şirketlere tahsisi, şirketlerin yeni alanlara girişinin bizzat devlet olanakları ile sağlanması ve bunun bir parçası olarak kamu hizmetinin piyasa kuralsızlığına göre yeniden düzenlenmesi, yurttaşın haklarının tasfiyesi ve yoksulluğun istismarı ile ve yurttaşların gerçek anlamda güvenliklerinin önemsizleştirilmesi ile sosyal cinayetlerin önü açılarak bir “sosyal cinayet düzeni” inşa edilmiştir.
8 Temmuz 2018’ de Çorlu’ da yaşanan tren kazası sonucu 25 vatandaşın katledilmesinin sebebi ise bu özelleştirme politikalarına bağlı olarak TCDD’nin almadığı önlemler, yerine getirmediği yükümlülükleridir.
Bilirkişi Raporundan;
- Yeniden yapılanma tamamlanmış
- Meteorolojik değerlendirme yapan uzman personel ve idari birim yok
- Yeni teknolojiler eski hatlarda etkin bir şekilde kullanılmamış
- Kaliteli teknik personel sayısı yetersiz
- Menfez kontrollerinde meteorolojik ve jeolojik veri değerlendirilmemiş
- Taşkın sularının izlediği yollar değerlendirilmemiş
- Rutin kontroller ve muayeneler gözle yapılmış, yağış istatistiği yok, menfez temizliği ve ıslahı yok
- Kaza bölgesinde yer alan menfezin hizmet ömrünü doldurmuş olması ve hidrolik yetersizliği
- Balast tabakası altında koruma katmanının eksikliği
- Menfezin her iki tarafında ve hat boyunca olması gereken balast tutucu duvarların olmaması
- Menfezin kanaat duvarlarının yetersizliği
- Hat üstü yapı genişliğinin, hat boyunca yürüyerek gözlem yapılabilmesine olanak tanıyacak yeterlilikte olmaması
- Dolgu şevlerinde gözlemlenen yabani bitkisel oluşumlarının dolgu şevlerinde yarattığı zayıflıklar
- Elektronik denetleme sisteminin ray kırıklığı gerçekleşmediği durumlarda devreye girmemesinin neden olduğu bilgi ve müdahale eksikliği.
8 Temmuz 2019 tarihinde Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde yaşanan ve 25 yurttaşın hayatını kaybettiği tren katliamının üzerinden 3 yıl geçti ve adalet hala yerini bulmadı. Sorumlular yargılanıp ceza almazsa, göz göre göre gelecek birçok katliamın önü açılacak ve sosyal cinayet düzeni devam edecektir. Adalet mücadelemiz devam edecek. #ÇorluİçinAdalet
Sosyal Hukuk
08.07.2021