Deniz Eylem Pak: Herkese merhabalar. Bugün çocuk istismarcılarına yönelik af konusunu konuşacağız. Konuğumuz Avukat Hülya Gülbahar. Hoşgeldiniz Hülya Hanım.
Hülya Gülbahar: Hoşbulduk.
Deniz Eylem Pak: Öncelikle konuya şöyle giriş yapmak istiyorum. Cinsel istismarla ilgli Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) da, evlililk yaşıyla ilgili de Türk Medeni Kanunu’nda da düzenlemeler var. Bu düzenlemelerin aralıkları neden bu kadar önemli kısaca bahsedebilir misiniz?
Hülya Gülbahar: Tabi, Anayasa aile toplumun temelidir diyor. Aile toplumlar için önemlidir gerçekten de. Ne zaman aile kurabilir insanlar, çocuklar ne zaman ergen olur, ne zaman evlenme yaşına gelir, bunu medeni kanunlar düzenler. Dünyanın her yerinde evlilik yaşı diye medeni kanunda bi kavram var. Biz Türkiye’de Medeni Kanun tartışmaları sırasında, kadın örgütleri olarak 18 olmasını istemiştik. Uzun mücadeleler sonucu olağanüstü bir durum varsa mahkeme kararıyla 16 yaş, anne babanın izniyle 17 yaş, tarafların özgür iradesiyle 18 yaş dolduktan sonra evlilik Medeni Kanun’a girdi, yasal oldu. Daha sonra TCK’da yaş düzenlemesiyle ilgili bir tartışma yaşadık. Çocuklarla cinsel ilişki yaşı. Ççocukların cinsel ilikiye rıza göstereilecekleri yaş tartışması. Kadın örgütleri olarak dünyanın birçok ülkesini araştırdık ve Türkiye için toplumsal koşulları da göz önüne alarak, 15 yaşın dolması 16 yaşından gün alınmasının cinsel ilişkiye rıza yaşı olarak kabul edilebileceğini söyledik. Bunun tartışması yaşandı ve Türkiye’de 15 yaş cinsel ilişkiye rıza yaşı olarak Ceza Kanunu’na girmiş oldu, 1 Haziran 2005’den beri. Bu şu anlama geliyor; 0-15 yaş arası çocuklara cinsel nitelikli olarak asla dokunamazsanız. Asla onlara müstehcen şeyler anlatamazsınız, resimler gösteremezsiniz, onları bu amaçla kullanamazsınız; değil ki tecavüz etmek, istismar etmek. 0-15 yaş arası çocuktur ve bu çocuğun rızasından asla bahsedilemez. 15 yaşından sonra tabi ki flört edilebilir, nişanlılık evreleri olabilir. Eğer iki tarafın da genç olduğu, akran ilişkisi söz konusuysa buna toplumun hoşgörüyle yakaşması gerekir; ama aile kurmak evlililk denen şey toplumsal bir sözleşme aynı zamanda. Çocuk söz konusu ve kadının çalışması, eğitimi ve çalışma hayatını doğrudan ilgilendiren bir kavram. Aynı şey erkek çocukları için de geçerli. Onun için toplumlar cinsel ilişkiye rıza yaşına 13 de diyebilir 17 de diyebilir, değişebilir; ama evlilik yaşını genellikle 18’de tutmak gerkeiyor.
Deniz Eylem Pak: Evet, rıza dediniz. 15 yaş altında rıza olsa bile biz o rızayı kabul etmiyorduk. Bununla ilgili yakın zamanda yaşanan bir olaydan soru sormak istiyorum. Elbistan’da 12 yaşında bir kız çocuğu, kendisinden 9 yaş büyük amcaoğlu ile bir nikah gündeme geldi, aslında bu dini nikah olmalı, resmi nikah değil. Sonra çocuğun hamile olduğu anlaşıldı ve suç duyurusunda bulunuldu ve amcaoğlu ilk derece mahkemesi tarafından serbest bırakıldı. Yargıtay da oy çokluğu ile kararı onadı. Gerekçe olarak da mağdurenin rızasının olduğu, aile kurumunun korunması gerektiği, aslında bir problem oluşmadığı, yönünde bir gerekçeli kararla karşılaştık. Bu konuda Yargıtay’ın böyle kararlar alması ne gibi sakıncalar doğuruyor? Neden bu kadar önemli, dilerseniz buradan devam edelim.
Hülya Gülbahar: TCK açısından anlattığınız Elbistan davasının özelliği 15 yaşın altında bir cinsel istismar olması. Mahkeme oy çokluğu ile karar verdi, yar Yargıtay onayladı. Cinsel istismarı kabul ediyor; ve fakat çocuğun rızasından ve istismarcının onunla evlenmek istemesinden bahsederek maalesef bu karar verildi, çok tehlikeli bir karar. TCK 103’ü hiçe sayan bir karar söz konusu. Mahkeme kararıyla bir kanun hükmü devredışı bırakılmış oluyor. Ne yazık ki 2005 yılından beri TCK’ye koyduğumuz 15 yaş sınırını siyasi iktidar asla kabul etmek istemedi ve yargı kurumları da kabul etmek istemedi. 2016 yılında bir af tartışması yaşadık ve sürekli akranlar arası cinsel ilişki var, akranlar arası evlilik var ve bu çiftler mağdur oluyor edebiyatı yapılarak, sürekli olarak istismarcılara af getirilmesi gündemde tutuluyor. Bu konu hep toplumun gündeminde tutulduğunda Diyarbakır’da bir mahkeme de beraat kararı vermişti. Elbistan kararı da aynı yönde. Ben onunla evlenecektim, birbirimizi seviyoruz, ailesi de bu beraberliği onaylıyor dendiği anda mahkemelerde bir beraat kararı verilmeye başlanıyor; ve bu sürüyor. Dolayısıyla istismarcı ile fiili beraberlik, bir evlilik olsun olmasın, af getirileceği söylentileri TCK’nin 103. maddesini fiilen ortadan kaldırmış oluyor, mahkemeler uygulamıyor, bu konuda ne de olsa af gelecek diye. Elbistan da bunun iç acıtan örneklerinden biri.
Deniz Eylem Pak: Bir de gerekçeye baktığım zaman şunu gördüm. Ailelerin şikayeti yok, mağdurenin şikayeti yok; ama zaten bu şikayete bağlı bir suç değil. Re’sen sourşturup kovuşturuluyor. Davada çok ilginç detaylar var ilgilenenlerin bakmalarını öneririz. Sorulara şöyle devam edeyim. AKP iktidarı döneminde yaş meselesi ile ilgili gerçekleştirdikleri veya gerçekleştirmeye çalıştıkları politikalarla ilgili bu konuyu gündemde sürekli tutmalarının asıl amacı nedir? 2020de infaz yasasıyla beraber de 2016 teklifindeki tasarıyla karşılaştık, bununla amaçları nedir?
Hülya Gülbahar: Çünkü erken yaşta evlendirme, yani çocukların zorla evlendirilmesi, bunun başka bir hukuki tanımı yok. Çocukların erken yaşta ve zorla evlendirilmesi ve yine erken yaşta mümkün olduğu kadar çok çocuk doğurulması, bu siyasi iktidarın merkezi politikalarından bir tanesi. AKP iktidarı yeni bi toplum modeli yaratmak istiyor. Bu model erkeklerin üstünlüğüne dayalı, kadınların erkeklere bağımlı olarak, ev içinde erkenden evlenip çok sayıda çocuk doğurduğu bir toplum modeli. Bu model bir yan konu değil; ülkenin iç işlerini de dış işlerini de çalışma ekonomisini de doğrudan ilgilendiren bir konu. Çünkü; ne yazık ki, 2020 yılına varmış olsak da, belli bir kesim çok sayıda çocuk doğurulması ile ucuz iş gücü ordusu yaratılabileceğini düşünüyor. Aynı şekilde ucuz oy deposu yaratılabileceği düşünülüyor. Dolayısıyla iç işlerinin, iç politikanın doğrudan doğruya bir parçası bu çok çocuk doğurulmasını teşvik etme politkası. Halbuki robotlar çağındayız, insan eti, insan emeği, insan gücü dediğimiz şeyi daha akılcı bir şekilde kullanmak gerekiyor; çünkü iş gücü olarak kullanılabilecek robot teknolojisine ağırlık verirseniz bu kadar çok çocuk doğurmanın gereği kalmayacak. Aynı şey dış politika açısından, dünyanın her yerine asker göndermek istiyorsunuz; ama dronelar ve insansız hava araçlarının tartışıldığı bi zamanda, dev bir erkekler ordusu oluşturmak için, kadınları çocuk yaşta evlendirip çocuk doğurtturmak çok mantık dışı, çağ dışı bir politika; ama maalesef akp iktidarının yaratmak istediği toplum modeli açısından, kadınların erkeklere biat ettiği, erkeklerin reislerine biat ettiği bir toplum modeli oluşturmanın bir parçası bu. Yani gündem değiştirme değil; bu konu gündemin bizatihi kendisi. Bu yüzden de doğum olduktan sonra bankada çeyiz hesabı açmaktan bahsediliyor. Kız ya da erkek çocuğu fark etmez, neden eğitim hesabı açmaktan bahsetmiyoruz? Eğitimine yardımcı olmak için, eğitilmiş iş gücü, eğitilmiş yurttaş yetiştirmek için, kadın ya da erkek fark etmez, bu anlamda erkek çocuklarının da hakkı var, neden çeyiz hesabı açıyorsunuz? Neden liselere kreş açmaktan bahsediyorsunuz? Çalışan kadın erkekler için kamuya ait kreşleri kapatırken, olanları yıkılmaya terk ederken, liselerde kreş açmaktan bahsedebiliyorsunuz. İşte bunlar hep birbiriyle ilintili bir toplum modeli yaratma politikası. O nedenle AKP iktidarı açısından çocuklarla cinsel ilişki yaşının dinen meşru görülen 9-12 yaşlara kadar indirilmesi politikası var. Tabi ki AKP yekpare bir blok değil; onun içinde de farklı eğilimler var, buna sonuna kadar itiraz eden, 15 yaş altına dokunamazsınız diyenler de var; 12 yaş makuldür diyen de var; 9 yaşındaki kız çocuğunu Kuran’ın emrine göre defalarca evlendirebilirsiniz, yeter ki iddet müddetine saygı gösterin diyen Nurettin Yıldız gibi insanlar da var. Onun için bu kavga bir toplumun çocuklarının, başta kız çocukları olmak üzere; ama buna erken yaşta evlendirilen erkek çocukları mağduriyeti de dahil, geleceğini biçimlendirme politikası bu ve AKP ne yazık ki MYK’sinde de karar aldığı için; eğer 15 yaştan az fark varsa istismarcısıyla çocuğun evlendirilebileceği gibi bir mantığı hayata geçirmeye çalışıyor. Af tartışmalarının sürekli gündemde olmasının nedeni bu.
Deniz Eylem Pak: Evet, yani aile kurumunu üstün tutarak, çocuğun eğitim hakkını, daha doğrusu anayasal temel haklarını da bu şekilde ihlal etmiş oluyorlar.
Hülya Gülbahar: Tabi, eğitim hakkı dediğiniz zaman arkasından hemen gelecek olan meslek sahibi olma, çalışma hakkı, seyahat özgürlüğü, istediğiyle evlenme ve evlenmeme hakkı, bütün haklar eğitimle bağlı ya da eğitimden sonra yararlanılabilen haklar. Bu haklar da ailede babaya ya da kocaya bağlı kılınan kız çocukları üzerinden, eğitim hakkına bağlı olarak değişecek, bütün hakları ve özgürlükleri elinden alınmış oluyor.
Deniz Eylem Pak: Evet, peki dediniz ki gençlerin mağduriyetleri öne sürülerek bu teklifler karşımıza çıkıyor. Ortada mağduriyet varsa çözüm yolu bu teklifler midir?
Hülya Gülbahar: Değil, tabi ki. Topluma anlatacaksınız. Yani İspanya şiddetle ilgili yasa çıkardığında öyle bi tanıtım kampanyası yaptı ki, iki yıl sona kamuoyu araştırması yaptığında toplumun yüzde seksene yakını çıkan şiddet yasasından haberdar olmuştu. Oysa Türkiye’de maalesef sürekli af tartışmaları yaparak, sürekli erken yaşta evlenip çok sayıda çocuk doğurmak propogandası yapılarak, bu konuda devlet teşvikleri verilerek, çocuklarla cinsel ilişki yaşının 15’in altında olabileceği propagandası yaratılıyor. Halbuki bir devlet politikası olarak 15’in altına dokunamazsınız netliği içerisinde topluma anlatılması gerekir. Birincisi topluma bu anlatılmıyor, ikincisi 12-13 yaşında istismara maruz kalıp, sonrasında aile belki namusunu temizlemek için, belki de istismarcının kendisine sunduğu mali olanaklara bakarak, çocuğunu istismarcı ile evlilik adı altına tekrar istismara zorlayan, zorla evlendiren aileler eliyle bu mağduriyet yaratılıyor. Sonra da bu mağduriyetten doğan çocukklar ile kadınlar gözyaşları içinde televizyon televizyon gezdirilerek, büyük bir mağduriyet var algısı oluşturuluyor. Oysa geçtiğimiz günlerde AKP milletvekili ve grup başkan vekillerinden biri, Sayın Özlem Zengin Cnnturk’e yaptığı bir programda, bu ailelerin sayısının 264 aile olduğunu ve bu beraberliklerden topu topu 500 tane çocuk doğduğunu söyledi. Mağdur sayısı bazen yirmi bine çıkıyor bazen iki yüz altmış dörde kadar indiriliyor, biz bu konuda gerçek sayılara bir türlü erişemiyoruz. Eğer “mağduriyet” 264 ise, devlet bu mağduriyeti giderecek sosyal devlet görevlerini yerine getirebilir. O kadınların ve o çocukların geçim, eğitim, barınma gibi problemleri olmadığı zaman, verilmiş olan bir ceza varsa tamamlanmasını beklerler. 264 kişi için ya da 264 aile için milyonlarca kız çocuğunun ve toplumun geleceğini riske atmamak gerekiyor.
Deniz Eylem Pak: Yani bu mağduriyetler öne sürülerek çok daha ciddi problemler ortaya çıkmış oluyor. Evet, en son olarak da AKP iktidarı tarafından üretilmek istenen toplumdan bahsettiniz. Tabi bu yalnızca cinsel istismara ilişkin af tartışması değil, bir bütün olarak değerlendirildiğinde görebiliyoruz büyük tabloyu. O yaratılmak istenen toplum modelini yazılarınızda da okumuştum; diğer politikaları, ne yapmaya çalıştıkları, bu konuda söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Hülya Gülbahar: Kadına ve kız çocuklarına karşı şiddetin önlenmesi konusunda 2016/17 sayılı bir genelge var. 2016 yılında çıkarılmış ve kadın örgütlerinin çok emeği olan bir genelge. Şu an Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın da imzası var ve bu genelge uygulanmadı ve uygulanmıyor. İstanbul sözleşmesi erken-zorla evliliklerin yasaklanması konusunda etkin politikalar oluşturulmasını ön görüyor. Türkiye’nin altında imzası var, adı üstünde İstanbul Sözleşmesi, bir dünya sözleşmesini İstanbul’da imzaya açıldığı için İstanbul Sözleşmesi olarak anıyoruz. Denetim organı GREVİO’ya, Türkiye; erken yaşta ve zorla evliliklerle mücadele konusunda biz bir strateji belgesi oluşturduk ve bir eylem planı saptadık demişti; 2013, 2018 ve 2023 yıllarını kapsayan. Bakın biz internette bile bu eylem planını bulamıyoruz, göremiyoruz, uygulanmasını bir kenara bırakın. Çünkü uygulanmıyor bu program. Ne yazık ki yeni bir af girişimiyle karşı karşıyayız. İnfaz paketiyle ilgili yasa değişikliği tartışılırken bir takım AKP’li milletvekilleri Meclis’te MHP’li ve CHP’li milletvekili avına çıkmıştı adeta. Ortak teklif verilebilsin diye. Yani 2016 yılında bir gece yarısı çocuk istismarcılarının mağdurla evlilik varsa affedilmesine yönelik bir teklif verilmişti ve siyasi görüşü her ne olursa olsun buna AKP’li kadınlar ve erkekler de dahil hep beraber bütün toplumca itiraz etmiştik, bu girişim geri çekilmişti. Ne yazık ki geçtiğimiz günlerde tekrar gündeme geldi ve o teklifi bizler bulduk. Daha doğrusu o teklif Yargıtay’ın Ceza Daireleri’nin Birinci Başkanı tarafından ceza hukukçularından oluşan bir whatsapp grubuna gönderildi. Yani biz kendimiz yazmadık bu teklifi. O teklife göre, o teklif son dakika gece yarısı da olsa yeni yasalaşan infaz paketinin içine koymak istemişlerdi; fakat bizim protestolarımız, kamuoyunun tepkisi nedeniyle koyamadılar. Fakat kanun çıktıktan sonra yapılan yayınlar, lobicilik, iktidar taraftarı medyada sürekli yer alan haberler ile Anadolu Ajansı’nın yaptığı hukuka aykırı haberler ile Özlem Zengin gibi AKP’lilerin yaptıkları açıklamalar ile biz anlıyoruz ki meclis açılır açılmaz bu taslak yeniden gündeme gelecek. Taslak gerçekten bir çocuk istismarı konusunda 15 yaş altına dokunamazsınız felsefesinin imhası anlamına geliyor. Çünkü 13 yaşından bahaseden bir taslakla karşı karşıyayız. 13 yaşı ifade etmemek için hukukta hiç rastlamadığımız bir şekilde 14 yaşına giren diye bir ifade kullanılıyor. Aslında dolduran olması lazım. 14 yaşına giren diyerek, 13 yaş demeyerek kamuoyunun ayağa kalkmasına karşı kelime oyunu yapılıyor. Kendisinden 15 yaş büyük birinin istismarına maruz kalmış ise şartları sayıyor bu teklifte Birincisi, 10.04.2020den önce evlenmiş olacaklar; ikincisi, 13 yaşında olacak mağdur; 15 yaştan daha az fark olacak faille mağdur araısnda; fail suç tarihinde, yani istismar, yani çocuğa tecavüz ettiğinde başka birisiyle evli olmayacak ve mağdurun rızası olacak. Az önce siz de bahsettiniz 15 yaş altında çocuğun rızasından nasıl bahsedebiliriz? Rıza, şikayeti olmayacak diyor; bakın kamu davası halbuki bu, mağdurun şikayetine bağlı değil ki. Siz cinsel istismarı kamu davası olmaktan çıkartıyorsunuz aynı zamanda. Şimdi bu beş şart varsa ve bu evlilik 5 yıl sürdüyse ceza ortadan kaldırılacak. Af da değil cezasızlık geliyor burada. Sadece istismarcının cezası ortadan kalkmayacak, aynı anda onu azmettiren, ona yardım eden, ona yataklık eden herkes hakkındaki kamu davaları da düşecek. Tam bir cezasızlık sistemi getirilmiş oluyor. Burada en büyük tehlike şu; kamuoyunu sadece 264 kişi yararlanacak biz bunu bir kerelik çıkartıyoruz diyorlar. Ama bakın Anayasa Mahkemesi (AYM) orada 10.04.2020’den önce evlenenler için bu ceza ertelemesi, affı gelecek diyorlar ya AYM 10 Nisan tarihini iptal ederse, edebilir çünkü 11 Nisan günü evlenen birisi, çocukla zorla evlendirilen birisi, kalkıp ben 10 değil 11 Nisanda evlendim; ama ben de aile kurdum, benim ailemi de hukukun koruması laızm, diyerek o tarihi iptal ettirebilir. O zaman ne olacak? O tarih iptal edildiği anda 13 yaşından itibaren kız çocuklarına cinsel istismarda bulunanlar çocuğun ailesinin zoruyla ya da istismarcıdan korktuğu için ya da yani çocuğu zorlayarak evlendirildiği takdirde, 13 yaşından itibaren hem tecavüzcüyle evlilik TCK’ye tekrar girmiş olacak hem çocuklarla cinsel ilişki yaşı ve giderek belki de evlilik yaşı 13’e indirilmiş olacak Türkiye’de . Yani bu çok mümkün. AYM 0-15 yaş arası cinsel istismar suçları için getirilen cezalarda araya 12 yaş getirilmesini istemişti. Kanun koyucu gibi, o arada 12 yaşından sonra, 12 ile 15 yaş arasındaki çocukların kendilerine yapılan eylemi anlama yeteneği vardır dedi. Ona daha düşük ceza verin istismarda dedi. Yani o 12 yaşı zaten AYM kendisi kanun koyucuymuş gibi soktu TCK içine. Şimdi tekrar sokabilir onu. Sadece 10.04.2020’den önce evlenenler lafındaki tarihi çıkardığı zaman teklifin bütün maddeleri bütün istismarcıları kapsıyor olacak. Onun için bu çok tehlikeli. Bu girişimden vazgeçilmesi gerekiyor. Bu konuda AYM’ye yapılmış başvurular var, iki tane başvuru, 2018 yılında cezaevinde çocuk istismarından mahkum yatan iki kişi, Adana ve Kütahya’dan iki ayrı başvuru. AYM’nin şu anki dengeleri nedeniyle bu başvurular reddedildi. Başvuranlar istismar sonrasında evlendik, bir de çocuğumuz oldu, aile hayatımıza saygı duyulması lazım, aile kurma hakkımız engelleniyor dedi ve AYM bu iki davada da kamu otoritesi sizin aile kurmanıza karışmıyor ama sizin cinsel istismar suçunu işlemenize karışıyor diyerek bunu reddetti. Ama AYM’nin yapısını değiştirdiğiniz anda, bu kararlar genelde 6’ya 7 gibi çok tartışmalı biçimlerde çıkıyor, yapıyla oynadığınız anda AYM bu görüşünden vazgeçebilir. Bu olayda, bu son anlattığım iki AYM kararında, Adana ve Kütahya kararlarında kız çocuğu birinde 12 yaşındaydı, birinde 13 yaşındaydı. 14 yaşlardan falan bile bahsetmiyoruz 12 yaştan bahsediyoruz. Seviyordum, fiilen beraber yaşıyorduk dedi. Zaten AYM’nin resmi nikah olmaksızın dini nikah yapılmasını yasaklayan TCK maddesini iptal etmesi de bu erken ve zorla evlilik politikasının bir parçası. Çünkü o dini nikah freni, hem erkek çok eşliliğini engellemek için bir frendi hem çocukların istismarcılarıyla evlendirilmelerini engellemek için bir frendi ve AYM onu kaldırdı. Artı AYM müftü nikahı konusu önünde geldiğinde müftülerin de nikah kıyabileceğini söyledi; ki bu 12 yaşla ilgili iki kararı, dini nikahla ilgili bir kararı, müftü nikahını yasal kılan bir kararı birlikte değerlendirdiğimizde; gerçekten çocukların Türkiye’de istismardan korunması yani sağlıklı bir toplum ve gelecek yaratılması açısından son derece risk taşıyan düzenlemeler.
Deniz Eylem Pak: Evet, çok tehlikeli gerçekten. Çocukların geleceği aile kurumundan daha önemli değildir anlamı çıkıyor bu uygulamalardan. Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı Hülya Hanım?
Hülya Gülbahar: Çocukların eğitim çağlarında eğitimine devam etmesi lazım. 4+4+4 modelinin özelllikle kız çocuklarının eğitimden dışlanması, eğitimden alınması konusunda son derece tehlikeli sonuçları olduğunu gördük. GREVİO’nun Türkiye raporu da 4+4+4 şeklinde kesintili eğitim modelinin tartışılması ve değiştirilmesi gerektiğini söylüyor. Kız çocuklarının geleceği açısından. Onun için siyasi görüşü her ne olursa olsun, bütün kadınların ve erkeklerin, çocukların, kız çocuklarının ve erkek çocuklarının erken ve zorla evlendirilmesi politikasının terk edilip onun yerine eğitimlerinin tamamlanmasına, meslek ve iş sahibi olmalarına yoğunlaşması, bunun mücadelesini vermesi gerekiyor. Bunun için de öncelikle bu af söylentilerinin ortadan kaldırılması lazım. Muhalefet partilerine çok iş düşüyor bu konuda. Topluma ikircikli mesajlar vermemeleri gerekiyor. Açık ve net şekilde AKP ve eğer ittifak halindeyse MHP bu iki partiyi yalnız başlarına bırakmaları ve topluma da bu iki partinin apar topar meclisten geçireceği geçici görünümlü kalıcı cezasızlık getiren düzenlemeye itiraz etmelerini toplumun buna itiraz etmesini sağlamak için çalışmaları gerekiyor. Siyasi partilere de çok iş düşüyor; ama biz kadın hakları örgütleri olarak, çocuk hakları dahil hak örgütleri olarak, sonuna kadar, çocuk istismarına cezasızlık, çocukla cinsel ilişki yaşını 13’e çekme ve ister çocuk olsun ister yetişkin olsun kadınların tecavüzcülerle evlenmeleri ve 5 yıl evli bırakılmaları, dolayısıyla 5 yıl boyunca sürekli tecavüze maruz kalmaları maddelerinin geri getirilmesine sonuna kadar karşı çıkacağız.
Deniz Eylem Pak: Evet, hak ihlalleri devam ettikçe mücadeleler de devam edecektir. Çok teşekkürler Hülya Hanım.
Hülya Gülbahar: Ben de teşekkür ederim, nice mücadelelerde görüşmek üzere.
Deniz Eylem Pak: Görüşmek üzere, herkese iyi seyirler, dayanışmayla.