10 Mart 2020’de Türkiye’de görülen ilk coronavirüs vakasının ardından, 11 Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü’nün söz konusu virüsü “pandemi” ilan etmesiyle; tüm dünyada olduğu gibi Türkiye de yeni bir sürecin içine girdi.
21 Mart 2020’de 65 yaş üstü ile kronik hastalığı bulunan vatandaşlar için, 3 Nisan 2020’de ise 20 yaş altı için sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Giderek artan vaka sayısıyla birlikte, 10 Nisan 2020 tarihinde hafta sonu için 30 Büyükşehir ve Zonguldak’ta sokağa çıkma “yasağı” internet üzerinden ve ulusal kanallar üzerinden ilan edildi. Söz konusu yasaklara ilişkin detaylar ise İçişleri Bakanlığı’nın ve valiliklerin internet sitesinde yayımlandı. Daha sonraki haftalarda ise söz konusu uygulama isim değiştirerek devam etti.
Sokağa çıkma yasağı, temel hak ve özgürlüklere doğrudan müdahale teşkil edebilir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Anayasa’ya göre temel hak ve özgürlükler ancak kanunla sınırlandırılabilir. Bununla birlikte, temel hak ve özgürlüklerin kısmen veya tamamen durdurulması ise ancak savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde mümkündür. Belirtmek gerekir ki, sokağa çıkma yasağının yasal dayanağı Türkiye’de yalnızca Olağanüstü Hal Kanunu’nda bulunmaktadır. 2020 yılının Mart, Nisan ve Mayıs ayında ilan edilen yasaklar ise İl İdaresi Kanunu ile Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’na dayandırılmaktadır. Bu kanunlardaki dayanak maddeler ise sokağa çıkma yasağından ziyade “kamu esenliği, huzur ve güvenlik, emniyet”e ilişkindir. Tüm bu “kısıtlamaların” yapıldığı zamanlarda Türkiye’de tamamen veya kısmen OHAL ya da sıkıyönetim ilan edilmediğini ayrıca hatırlatmak gerekir. Dolayısıyla sokağa çıkma yasağının kanuni olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır, bu yüzdendir ki daha sonraki haftalarda bu uygulama “sokağa çıkma kısıtlaması” olarak lanse edilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ile Anayasa Mahkemesi (AYM) bir hakka yönelik müdahaleleri değerlendirirken“üç aşamalı” test uygulamaktadır. Bu test sırasıyla“kanunilik ilkesi”, “meşru amaç” ve “demokratik toplumda gereklilik”ten ibarettir. AİHM tarafından iç hukuk yolları tüketilmediği gerekçesiyle AYM’yeyönlendirilen[1] 2015’te Sur ve Cizre’deki sokağa çıkma yasaklarına ilişkin kararlarda,AYM meşru amaçla kanunilik ilkesini birlikte değerlendirmiş ve yasal dayanak hususunu sistematik olarak değerlendirmekten kaçınmıştır.Başvuruların ana konusunu oluşturan sokağa çıkma yasağı ilanları tarihinde ise Türkiye’de kısmen veya tamamenOHALya da sıkı yönetim ilan edilmemiştir. Dolayısıyla, içinde bulunduğumuz pandemi döneminde ilan edilen sokağa çıkma yasaklarına ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak olası bir başvuru halinde yine kanunilik ilkesinin tek başına değerlendirilmeyeceği öngörülmektedir.
Bununla birlikte AYM, söz konusu kararlarda sokağa çıkma yasağının süresi boyunca temel ihtiyaçlarındevlet tarafından karşılanıp karşılanmadığı hususunu araştırmıştır.Bu durum Türkiye’de 2020 yılının Mart, Nisan ve Mayıs aylarında ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında kategorisel olarak değerlendirilmelidir. 10 Nisan 2020 akşamında Büyükşehirler ve Zonguldak için hafta sonuna ilişkin ilan edilen sokağa çıkma yasağında, genelgenin oldukça eksik düzenlenmesi ve yasaktan “sadece” iki saat önce internet ilemedya kuruluşları üzerinden ilan edilmesi sebebiyle büyük sorunlar yaşandı. Örneğin, evcil hayvanların gezdirilmesi gibi detaylar düzenlemeye alınmamıştır. Alelacele ilan edilen bu yasakta temel ihtiyaçların ne şekilde giderileceği kararla birlikte açıklanmamış ve bu sebeple büyük bir kaos oluşmuştur. Ancak daha sonraki sokağa çıkma “kısıtlamaları”nda bu hususlar dikkate alınmış hem uzun süreli kısıtlamalarda temel ihtiyaçların giderileceği dükkanlara yakın olmak kaydıyla belli saat aralıklarında gidilmesine dahi izin verilmiş hem de diğer istisnalar(veterinerler vb. ihtiyaçlar göz önüne alınarak) genişletilmiştir.
65 yaş üstü ve kronik hastalığı bulunan vatandaşlar için ilan edilen sokağa çıkma yasağında temel ihtiyaçların giderilmesi için “Vefa Destek Grupları” oluşturulmuştur. Bununla birlikte yine Belediyeler de kendi telefon hatlarını ihtiyaçların karşılanması kullanıma sunmuşlardır. Ancak Vefa Destek Grubu uygulamalarında başta aksaklıklar olduğu gibi; kendilerini burada görevli olarak tanıtarak hırsızlık yapanlara da maalesef rastlanmıştır[2]. Pandemi döneminde temel ihtiyaç olan ve devlet tarafından gönderileceği belirtilen maske ve kolonya ise bu yaş grubunun tamamına ulaşmamıştır. 20 yaş altı için getirilen sokağa çıkma yasağında ise istisnalar, uygulamadan iki gün sonraİçişleri Bakanlığı’nın internet sitesinden yayımlanarak duyurulmuştur. Burada 18-20 yaş arasında çalışanlar istisna kapsamına alınmış, ancak kayıtdışı çalışıp ailesinin ekonomik yükünü sırtlanan çocuklar ne yazık ki unutulmuştur. 4 Mayıs 2020 tarihinde ise yaklaşık bir buçuk aydır kesintisiz olarak yasaklı olan65 yaş üstü içinPazargünleri 4 saat, 20 yaş altı için ise farklı yaş gruplarının ayrı günlerde 4 saat dışarı çıkabilecekleri ilan edilmiştir.
Tüm bu uygulamalar birlikte değerlendirildiğinde; sokağa çıkma yasaklarının aslında kanuna aykırı olduğu, ilan ediliş şekillerinin ve yayımlanan genelgelerin başta yetersiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebepledir ki daha sonraki uygulamalar “kısıtlama” olarak belirlenmiş ve istisnaların kapsamları oldukça genişletilmiştir. Bu uygulamalarda devletin asıl görevi, temel hak ve özgürlüklere müdahale etmemek ve vatandaşların temel ihtiyaçlarına en kolay şekilde ulaşmasını sağlamaktır.
Av. İdil Mahmutoğlu
[1]Yavuzel ve diğerleri/Türkiye, No. 5317/16; Irmak/Türkiye, No. 5628/16, Karaduman ve Çiçek/Türkiye, No. 6758/16 – AYM başvuru No. 2016/2602; Kesen/Türkiye, No. 7437/16; Karatay/Türkiye, No. 10016/16; Sürer ve diğerleri/Türkiye, No. 10079/16, 10085/16, 10088/16 – AYM başvuru No. 2016/3745.
[2]https://www.denizlimuhabir.com/vefa-destek-grubu-nun-sahte-gorevlisi-2-hirsiz-tutuklandi/24693/ (Erişim Tarihi: 06.05.2020)